Maliye Bakanlığını 1 Temmuz Tebliğini Geri Çekmeye Çağırıyoruz

BASIN AÇIKLAMASI-3

Maliye Bakanlığını 1 Temmuz Tebliğini Geri Çekmeye Çağırıyoruz

17 Ağustos 2006

Maliye Bakanlığı, 01.07.2006 tarihinde yayımladığı "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği " ile ödeme sisteminde yeni bir uygulama başlatmıştır. Bu tebliğ ile işlem başına ödeme yerine tüm sağlık kurumlarında verilecek sağlık hizmetlerinin "vaka başı" ödeme sistemi ile ücretlendirilmesi yoluna gidilmektedir.

Hekimlik uygulamalarına ciddi müdahale getiren tebliğ, halkın sağlık hizmetine ulaşımını kısıtlayıcı niteliktedir.

Vaka başı ödeme miktarını aşan tetkikleri yapılmayan-yaptırılmayan hastaların tanı konulması ve tedavi sürecinin uzaması, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecek; bu sonuçların hukuki ve sosyal sorumluluğu ise hekimlerin sırtına yüklenecektir.

Bu tebliğ ile tanı ve tedavi süreci ayaktan yürütülebilecek hastaların gerekli olmadığı halde yatırılmaları zorunlu hale gelecek; yatak doluluk oranının artmasıyla da, yatarak tedavi görmesi gereken hastalara uzun tarihli yatış randevuları verilmeye başlanacaktır.

Bu tebliğ ile ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları uygulamalar açısından eşdeğer tutulmaktadır. Oysa üçüncü basamak sağlık hizmeti üreten yerlerin kendileri ve başvuran hastalarıyla ilgili bazı ayrıcalıklı özellikleri vardır. Üniversite hastaneleri ve Eğitim Hastaneleri gibi üçüncü basamakta çalışan hekimlere hastalar genellikle ileri tetkik ve tedavi için gönderilirler. Örneğin, Endokrin ve Metobolizma polikliniklerine başvuran hastalar genellikle hastalık tanısı kuşkulu olan, ayırıcı tanı yapılması zorunlu olanlardan oluşmaktadır. Diyabet, tiroid hastalıkları, osteoporoz, obezite gibi hastalıklar, toplumsal yaygınlıkları, ilerleyicilikleri ve ailesel özellikleri göz önüne alındığında önlenmesi zorunlu hale gelmiş hastalıklardır. Bu hastalıkların önlenmesinin gerekliliği ve uygun sağlık politikalarının oluşturulmasının komplikasyonları ve tedavi maliyetini belirgin olarak azaltacağı bilimsel olarak kabul görmüştür. Çağdaş ülkelerde olduğu gibi tanı ve tedavi rehberleri geliştirilerek gereksiz test ve tetkiklerin istenmesinin önüne geçilebilecek iken, getirilen bu sınırlama ile önemli hastalık gruplarının gerek tanısı gerekse önlenmesi olanaksız hale gelecektir. Bu durum üçüncü basamakta çalışan hekimlerin mesleki özgürlüklerini ve bilimsel yaklaşımlarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır.

Tebliğ etik, bilimsel ve vicdani olarak hekimlik yapmayı zorlaştırıcı etkisinin yanında, hekimlerin iş güvencesinden yoksun kalmalarına ve gelir kaybına uğramalarına neden olacaktır.

Hizmet başına ödeme sisteminden vaka başına ödeme sistemine geçilmesiyle, hastaların üstüne büyük yük binecek; gerek kamu hastaneleri gerekse özel hastaneler maliyetin altında hizmet vermeye zorlanacak ve önemli oranda gelir kaybına uğrayacaklardır.

Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Uluslararası Sözleşme ile sosyal güvenlik hakkı ve hastalık sigortasının kapsamı ve süresi belirlenmiştir. Bu sözleşme ile devlet vatandaşlarının hastalanmaları halinde iyileşinceye kadar bakılmalarını taahhüt etmiştir.

Bu tebliğ ile anayasal güvence altında olan sağlıklı bir çevrede yaşama ve sosyal güvenlik haklarında kısıntıya gidilerek anayasal bir suç işlenmektedir.

Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu olarak, hekimliğin en temel ilkesi olan "hastalık yoktur hasta vardır" kavramından yoksun olarak hazırlanmış 1 Temmuz Tebliği'ni yayımlayan Maliye Bakanlığını bu tebliği geri çekmeye çağırıyoruz.

Aksi takdirde doğacak bütün toplum sağlığı sorunlarının sorumlusu, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere Hükümet olacaktır.


Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.