PROF. DR. NUSRET FİŞEK'İN KİTAPLAŞMAMIŞ YAZILARI - III
Eğitim, Tıp Eğitimi, Uzmanlık, Sürekli Eğitim ve Diğer Konulardaki Yazıları

 

Toplumun Sağlık Düzeyinin Yükseltilmesinde En Önemli Araç: Eğitim*

       A-KAPSAM:

       Toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi amacıyla yapılan eğitim çalışmaları, okulda öğrencilere yapılan eğitim ve yetişkin eğitimi olarak ikiye ayrılır. Okul eğitimi de sağlık personeli olacak öğrencilere yapılan eğitimle her öğrenciye genel eğitim konusu olarak yapılan eğitimi kapsar. Sağlık personeline okulda ve okuldan sonra yapılan meslek eğitimi bu yazının kapsamı dışındadır. Konumuz toplumda yetişkinlere ve okullarda her öğrenciye sağlık konusunda yapılan eğitimdir. Konunun işlenmesinde de ayrıntılara girmeden konunun çerçevesini çizmek ve sorunları belirlemekle yetinilecektir. Konumuza giren eğitim çalışmaları, hedef olan kişiler ve konu bakımından üç grupta toplanabilir.

1.Sağlık Eğitimi:

       Kişilere sağlıklarını korumaları veya tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilmeleri için yapılan eğitim çalışmaları bu gruba girer. Bu konularda yapılan eğitim ülkenin politik rejimi ve gelişme düzeyi ne olursa olsun her ülke için çok önemlidir. Bu eğitim her ülkede sadece eğitim düzeyi düşük kişiler için değil, en aydın sayılabilecek bilginler için de gerekli olabilir. Örneğin şişman bir bilgini diyetini düzeltmesi için, sigara içeni sigarayı bırakması için, erken tanı için, periodik muayeneye gitme alışkanlığı olmayanları, kanser ve hipertansiyon gibi hastalıkların önemsenmeyebilecek ilk belirtilerini öğrenmesi ve en az yılda bir kez, hiç bir şikayeti olmasa da, muayene olması için eğitmek gerekir.

2.Sağlık Hakkı İçin Temel Eğitim:

       Tüm halkın sağlık hizmetlerinden yararlanmasına politik düzenin veya yöneticilerin davranışının engel olduğu ülkelerde -örneğin Türkiye’de- halka sağlık hakkını ve sağlık hizmetini mümkün olan en yüksek düzeyde elde edememesinin temel nedenlerini gösteren, üretim düzeninin değiştirilmesini amaçlayan temel eğitim çabaları bu gruba girer.

3.Yöneticilerin Eğitimi:

       Sağlık hizmetlerinin yönetimine yön veren kişilerin çoğunun, sağlık hizmetlerinin gereği ve sosyo-ekonomik etkileri, önceliklerin doğru saptanması, örgütlenme ve işletmeciliğin bilimsel ve akılcı olması gibi konularda eğitime ihtiyaçları vardır. Hekimlerin, özellikle yöneticileri kolaylıkla etkileyen tanınmış hekim ve öğretim üyelerinin eğitimi de bu gruba girer. Bir iç hastalıkları profesörü, jinekolojik vakalar üzerinde söz söylemeyi bilime saygısızlık saymasına karşın, sağlık yönetimiyle ilgili bir alanda sağduyu ile söz söylemekten ve karar verecek kişileri etkilemekten kaçınmaz. Bu davranışın çeşitli nedenleri arasında, sağlık yönetiminde de iç hastalıklarının herhangi bir dalındaki kadar araştırma ve yayın yapıldığını, sağlık yönetiminin iç hastalıkları ve jinekoloji gibi bir ihtisas konusu olduğunun anlaşılmamış olması vardır.

       Yöneticilerin eğitimi, özellikle hakim sınıf ve baskı gruplarının beklentilerine ters düşmeyen teknik konularda çok önemlidir. Örneğin, bir belediye başkanının elindeki sınırlı olanağı park yapma yerine açıktan akan lağım kanallarını kapatmaya öncelik vermesini sağlamak, bir valinin sağlık hizmetlerini desteklemek amacıyla diğer örgütleri harekete geçirmesini sağlamak, maliye bakanından başlayarak yasama organı üyelerine kadar tüm yetkili kişileri bütçeden sağlık hizmetlerine halkın istemini karşılayacak ölçüde ödenek konmasını kabul ettirmek için eğitmek gerekir.

       B-TANIMLAR:

       Sağlık eğitim konularını incelemeden önce konuyla ilgili bazı terimleri açıklamada yarar vardır.

1.Sağlık Hizmetleri:

       Bu hizmetler önce üç gruba (koruma, tedavi ve rehabilitasyon) ve sonra da alt gruplara ayrılır. Tedavi hizmetlerinde alt gruplar evde ve ayakta tedavi hizmeti yapan örgüt ile hastanelerdir. Koruyucu hekimlik hizmetleri de kişiye ve çevreye yönelik hizmetler olarak iki alt gruba ayrılır. Kişiye yönelik koruyucu hekimlik hizmetleri uygun beslenmenin sağlanması, bağışıklama, ilaçla koruma, erken tanı ve tedavi, aile planlaması ve sağlık eğitimidir.

2.Eğitim:

       Benimsetilmesi ve uygulatılması için okulda ve okul dışında belirli bir plan ve program çerçevesinde bilinçli olarak yürütülen çalışmaların tümüne eğitim denilir. Davranış değişmesiyle sonuçlanmayan bilgilerin kazandırılması ise öğretim olarak belirtilir.Toplumu daha ileri ve varlıklı bir düzeye ulaştırmak amacıyla yeni düşünce, bilgi ve becerilerin kazandırılması, eğitim değil öğretimdir. Bu düzeyde kalan çalışmayı Şeyh Sadi gibi değerlendirmek gerekir. Şeyh Sadi der ki: “Kafasındaki bilgiyi uygulayamayan, sırtında kitap taşıyan eşekten farksızdır”. Kişi yaşamı boyunca duyduklarından, gördüklerinden ve yaptıklarından da bir şeyler öğrenir. Bu da eğitim değil, inkültürasyon yani kişinin yaşadığı toplumun kültürünü öğrenmesi, benimsemesidir.

3.Temel Eğitim:

       İlk kez UNESCO tarafından kullanılan temel eğitim terimi şöyle tanımlanmıştır: Temel eğitimin amacı halka kendi sorunlarını çözme yollarını buldurmak, toplumun değer yargılarını ve davranışlarını yaşadıkları toplumda daha yüksek bir düzeye ulaştırmak için çaba harcayacak şekilde değiştirmek, kişilere özgür olduklarını, insanlık ve vatandaşlık hak ve ödevlerinin ne olduğunu öğretmek ve benimsetmektir.

4.Yetişkin Eğitimi:

       Yetişkinlere çalışma güçlerini arttırmak, yaşayış düzeylerini yükseltmek, ulusal ve insancıl değerlerini geliştirmek amacıyla okul eğitimi dışında yapılan eğitim çalışmaları yetişkin eğitimidir. Halk eğitimi ile yetişkin eğitimi eş anlamdadır. Yaygın eğitim terimi ise örgün eğitim olanaklarından yararlanamayanların seçtikleri meslek dallarında yeterli duruma gelmeleri için uygulanan eğitimdir.

5.Sağlık Eğitimi:

       Okullarda öğrencilere ve toplumda tüm kişilere, toplumun sağlık düzeyini mümkün olan en yüksek düzeye ulaştırmak için yapılan eğitime sağlık eğitimi denir. 

       C-SAĞLIK EĞİTİMİNİN ÖNEMİ:

       Toplumun sağlık düzeyini yükseltme amacıyla yürütülen her hizmetin başarılmasında halkın eğitimi kritik bir etmendir. Bunu yukarda sınıfladığımız sağlık hizmetlerinin her birinde eğitimin katkısını inceleyerek kanıtlayalım. Önce çevreye yönelik koruyucu hekimlik hizmetlerini ele alalım ve bir örnek verelim: Su hijyeni. Bir toplumda kişiler dışkıyla karışan bir suyun içilemeyeceğini, suyun kirlenmemesi için ne yapması gerektiğini, kirlenmiş suyun nasıl dezenfekte edileceğini biliyor, bildiğini uyguluyor ve gerekli uygulamayı yapmayanlara baskı yapıyorsa bu toplumda suyla hastalıkların bulaşması olanaksızdır. Tersine, halk klorlanmış şebeke suyunun tadını beğenmediği için kirli kuyu suyunu içiyorsa milyonların harcandığı su tesisleri sağlık yönünden bekleneni sağlamaz. Çöp, apteshaneler ve vektörlerle (bit ve sinek gibi) savaş sorunlarında da durum aynıdır. O halde olumlu çevre yaratmak için bu konuda halkı eğitmek ve davranışını değiştirmek, tesisler kurmaktan daha önemlidir diyebiliriz.

       Şimdi de kişiye yönelik bir sorunu, beslenme sorununu ele alalım. Beslenme bozukluklarının tek nedeni ekonomik güçsüzlük değildir. Alışkanlıklar ve bilgisizlik de aynı ölçüde önemlidir. Özellikle şişmanlıkta tek neden alışkanlıktır. Ülkemizde çocuklarda raşitizmin yaygın oluşunun tek nedeni de ailenin yanlış tutumu, çocuğun güneşe çıkarılmamasıdır. Ülkemizde çocuklarda kalori-protein yetmezliğinde alışkanlık ve bilgisizlik, çoğu kez ekonomik güçsüzlük kadar ve hatta ondan daha önemli etkendir. Annelerin, ya bilgisizliği veya büyük annenin baskısıyla çocuklarını proteinden fakir diyetle besledikleri veya ekonomik gücü yetse bile ucuz protein kaynağı olan mamaları kullanmadıkları her hekimin bildiği bir gerçektir. Bu bilgi noksanını giderme ve olumsuz tutumu değiştirmenin tek yolu yine eğitimdir.

       Aile planlaması, aşılama, ilaçla koruma ve erken tanı gibi kişiye yönelik diğer koruyucu hekimlik hizmetlerinin yürütülmesinde çoğu kez karşılaşılan sorun halkın bu hizmetlerden yararlanma isteğinin sınırlı oluşudur. Bu açığı kapamanın yolu da, halkı, hasta olmadıkları zaman da sağlık hizmetinden yararlanma ve sağlık personelinin dediklerini yapma konusunda eğitmektir.

       Tedavi ve rehabilitasyon hizmetinde halk eğitiminin gerekliliği konusuna gelince; geleneksel olarak sağlık eğitimi koruyucu hekimlik hizmetlerinden sayılır. Aslında sağlık eğitimi tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinde de aynı ölçüde önemlidir ve yeri vardır. Bir hastanın hastalığının başlangıcında hekime başvurmasını sağlamak, hasta ölüm döşeğinde iken son çare diye hekim çağırma tutumunu değiştirmek, hasta hekime başvurdu ise ilacını nasıl kullanacağını, şikayetleri geçse de ilaca devam etmesi gerektiğini, neyi yiyeceğini veya yemeyeceğini, ne yapacağını veya yapmayacağını öğretmek ve uygulatmak da eğitim hizmetidir. Kişilere bu konuda iyi eğitim yapılmaması tedavi hekimliği hizmetlerini olumsuz olarak etkileyen önemli bir eksikliktir. Ne yazık ki hekimlerin çoğunluğu bu hizmete gereken önemi vermemekte, hastanın muayenehane veya hastaneden çıktıktan sonra ne yaptığı ile ilgilenmemekte, onu etkileme yollarını aramamaktadır. Rehabilitasyon hizmeti, özellikle sosyal rehabilitasyon, eğitim yönü ağır basan bir hizmettir.

       D-SAĞLIK EĞİTİM YÖNTEMLERİ:

       Eğitim, yöntem bakımından teke tek veya grup halinde yüz-yüze eğitimle televizyon, radyo, gazete, afiş, broşür ve kitap gibi kitle haberleşme araçlarıyla eğitim olarak iki gruba ayrılır. Sağlık eğitiminde uygulamanın önemi göz önüne alınırsa, yüz yüze eğitimin temel yöntem olduğu ortaya çıkar. Gerçekten de uygun eğiticiler tarafından yapılan yüz yüze eğitim olmadan halkın değer yargılarını ve davranışını değiştirmek hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle sağlık eğitim programlarının hazırlanmasında yüz yüze eğitim temel hizmet; kitle haberleşme araçlarıyla eğitim bunu destekleyen hizmet olarak ele alınmalıdır.

       Eğitim yöntemleri konusunda uygulamanın önemini vurgulamak için her eğiticiye rehber olacak aşağıdaki Çin Atasözünü de hatırlatmak gerekir:

       “Duyarsam unuturum”

       “Görürsem hatırlayabilirim”

       “Yaparsam öğrenirim”

       Bir anneye çocuğun mamasını bizim istediğimiz gibi hazırlamasını söylemekle eğitim olamaz, öğrenebilmesi için mamayı gözlem altında birkaç defa kusursuz hazırlaması, gerekir. Sağlık eğitimi yöntemlerinden bahsederken kanunların koyduğu cezaları uygulayarak davranış değişikliği sağlamak üzerinde durmak gerekir. 1930 yılında yürürlüğe giren Umumi Hıfzısıhha Kanunu, bugün halkı eğiterek sağlamayı düşündüğümüz birçok şeyin nasıl yapılacağını saptamış ve yasaklara aykırı hareket edenlere ceza verilmesi olanağını sağlanmıştır. Sonuç ortadadır. Halkın davranışında değişme olmamıştır. Çünkü halkın büyük çoğunluğunun uymadığı ve kanunu uygulamakla görevli olanların gereğine inanmadığı yasaklar uygulanamaz ve zamanla unutulur. Halkımız bu gerçeği “Hükümet yasağı 15 gün sürer” diye değerlendirmiştir. Cezanın etkisizliğini söylemek, gereksizliğini savunmak anlamına alınmamalıdır. Ceza, ustalıkla yararlanıldığı takdirde eğitimi destekleyebilir. Olağanüstü durumlarda da, örneğin önemli salgınlarda, ceza verilme yoluna başvurmak gerekebilir. Ancak ceza vererek davranışa yön vermenin toplumsal tepki yaratarak zararlı olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin: Bir köyde bütün apteshaneler üstü açık bir çukurdan ibaret ise tüm köylüleri mahkemeye verip mahkum ettirmekle apteshaneler kapanmaz, halkla işbirliği olasılığı ortadan kalkar.                

       E-SAĞLIK EĞİTİMİNİN VE EĞİTİCİLERİN ÖZELLİKLERİ VE
       TEMEL KURALLAR:

       Toplumda sağlık eğitimi hizmetlerini planlamak, uygulamak ve değerlendirmek için yetişkin eğitiminin, özellikle değer yargısı ve davranış değiştirme amacıyla yapılacak eğitimin şu 5 temel özelliğini bilmek gerekir:

1.Seçicilik:

       Yetişkin eğitiminin okulda yapılan eğitimden farkı, yetişkinlerin öğrenmelerinin tümüyle kendi isteklerine bağlı olması, öğrenmek istedikleri konuyu kendilerinin seçmesidir. Örgün eğitimde öğrenci, istese de istemese de, öğretmenin söylediğini öğrenme ve hatta uygular görünme zorundadır. Halkın böyle bir zorunluğu yoktur. Yetişkinler ilgilendikleri şeyleri öğrenirler. Bir konuyla ilgilenmiyorlar veya kendi yaptıklarının doğru olduğuna inanıyorlarsa söylenenleri yapmak değil, dinlemezler bile. Bu nedenle planlama ve uygulamada unutulmaması gereken husus: Okulda öğrencinin verilen dersleri öğrenmesinin kendi sorunu, yetişkin eğitiminde ise halkın değer yargılarını ve davranışlarını değiştirmek eğiticinin sorunu olduğudur. Örneğin: Bir anne çocuğunu iki yaşına kadar emzirmenin gerektiğine inanıyor, buna karşın hekim veya ebe bu uygulamayı annenin ve çocuğun sağlığı için zararlı buluyorsa, bu, sağlık düzeyini yükseltmek isteyen hekimin, ebenin sorunudur. Uygulamalarda ortaya çıkan bir zorluk da sağlık düzeyini yükseltmekle görevli hekim ve ebenin kişisel amaç ve beklentileriyle örgütün amacı arasındaki çelişkidir. Hekim veya ebe, örgütün amacına göre değil de kendi amaç ve beklentileri yönünde çalışma yoluna giderse, o zaman halkın sağlık konusunda eğitimi sorunu ortada ve sahipsiz kalır.

       Bu nedenle uygulamada personelle örgüt amacını eşleştirmede ne kadar başarı sağlanırsa personelin halkı eğitmesi o derecede mümkün olur ve başarı umudu doğar. Halkı konu ile ilgilendirmenin yolu da, mümkün olan durumlarda, halkın ihtiyacıyla eğitim konusu arasında ilişki kurmak ve konuyu kişinin sorunu haline getirmektir. Örneğin; halka gelir kaybı, iş gücü kaybı ve hastalıklar arasındaki ilişkinin gösterilmesi, kişilerin hastalıklardan korunmak için davranışlarını değiştirmeyi kabul etmesi olanağı yaratabilir.

2.Uygulanabilirlik:

       Bir okulda öğrenciye öğretilen bir şey o öğrencinin, istese bile uygulayamayacağı, hatta uygulanmaması gereken bir şey olabilir. Sağlık eğitiminde ise öğretilen şeyin uygulanabilir olması şarttır. Uygulama olanağı olmayan bir konuda eğitim, anlamsız olması bir yana, halkı ilgilendirmez ve beklenen sonucu veremez. Kişiler duyarak değil, uygulayarak yeni davranışlar kazanır. Örneğin; çocukların aşılanması için sağlık örgütü olmayan bir yerde ana-babaya çocuklarını aşılatma eğitimi sonuç vermez. Ancak bu hizmeti elde edebilmeleri için hükümete baskı yapmaları amacına yönelik temel eğitim yapılabilir.

3.Süreklilik:

       Sağlık mesleklerinde çalışanların hiç unutmamaları gereken husus, halk eğitiminin çok yavaş gelişen bir süreç olduğudur. Kuan-Su, (M.Ö. 700 yıllarında yaşayan bir Çin filozofu) bunu şöyle anlatır: “Bir yıl sonrasıysa düşündüğün tohum ek. Ağaç dik on yıl sonrasıysa tasarladığın. Ama düşünüyorsan yüz yıl sonrasını halkı eğit”. Halk eğitiminde amaca ulaşmanın çok uzun zaman alabileceğini bilmek sadece hizmeti planlayanların değil, bu hizmeti yürütenlerin de bilmesi, umutsuzluğa düşüp eğitim çabalarını durdurmaması için gereklidir.

       Amaçsız, plansız ve zaman  zaman yapılan eğitim uygulamalarıyla davranış değiştirilemez. Hedef olan kişilerin sürekli olarak eğitim baskısı altında tutulması başarının koşullarındandır. Eğitimde sürekliliğin önemini vurgulamak için toplumda eğitim sürecinin gelişme mekanizmasını hatırlamak gerekir. Bir topluma yeni bir düşünce ve uygulama sokulduğunda önce önder tipli kişiler bunu deneme amacıyla uygular. Bu ilk uygulamayı sağlamak eğiticinin ilk başarısıdır. Bu nedenle eğitimde kitle değil önder tipli kişiler hedef olarak alınmalıdır. Halkın büyük çoğunluğu önder tipli kişilerin uygulamasını gözlerler ve yarar-zarar yönünden değerlendirirler. Olumlu kanıya varanlar zamanla uygulamaya katılırlar. Katılma süresi de kişinin özelliğine bağlıdır. Belli bir zaman süresinde toplumda eğitim sonucu davranış değiştiren kişi sayısının zaman boyutuna karşı grafiği çizilirse çan eğrisi çıkar. Bu eğrinin bir ucunda “önderler” diğer ucunda “sert ceviz” ler vardır. Bunlar her toplumda vardır, eğitilemezler ve diğer kişilere yapılan eğitimi etkisiz bırakmak için çaba harcarlar.

4.Toplumda Herkesi Kapsama Zorunluluğu:

       Belli bir konuda yapılan sağlık eğitiminin başarılı olması için, toplumda o konuyla ilgili herkesin eğitilmesi gerekir. Örneğin, çocuk beslenmesinde genç anne kadar, büyük annenin eğitilmesine de önem verilmelidir. Okulda diş temizliği konusunda yapılan eğitimi desteklemek ve olanak sağlamak için, aileyi hedef alan eğitim yapılmazsa eğitimde beklenen başarıya ulaşılamaz. Örnekler istendiği kadar artırılabilir. Özet olarak denebilir ki sağlık eğitim programları okulda, ailede ve toplumda aynı zamanda bibirini tamamlayacak şekilde yürütülmelidir.

       Okullarda sağlık eğitimi çok önemlidir. Çocuklara doğru davranış kazandırabilmek yetişkinlerin davranışını değiştirmekten daha kolaydır. Bu nedenle sağlık örgütü okullarda sağlık eğitimine çok önem vermelidir. Ancak bu eğitimin başarısı için, en azından yaşlı kuşağın çocuğa olumsuz etki yapmamasını sağlayacak şekilde eğitilmesi gereklidir. Bu sağlanırsa bir iki kuşak sonra eğitimin amacına varması sağlanmış olur.

5.Eğiticinin Niteliği:

       Sağlık alanında eğitimde en etkili yöntem grup halinde veya yüz yüze eğitimdir. yüz yüze eğitimde de başarının temel koşulu eğiticinin niteliğidir. Eğitimin başarılı olabilmesi için eğiticide aşağıdaki nitelikler bulunmalıdır:

a-Eğitici halkın tanıdığı ve inandığı bir kişi olmalıdır,

b-Eğitici halka, sağlık eğitimi yanında, halkın istediği bir hizmeti götüren kişi olmalıdır,

c-İletişimi kolaylaştırmak için eğiticiyle eğittiği kişilerin kültür düzeyleri, olanak çerçevesinde birbirine yakın olmalıdır,

d-Eğitici, eğitim yaptığı kişilerin kültürünü, sorunlarını, beklentilerini çok iyi bilmelidir.

e-Eğitici, eğittiği kişilere saygılı olmalı ve onları incitecek, küçük düşürecek davranışlardan kaçınmalıdır.

       F-SAĞLIK EĞİTİMİ İÇİN ÖRGÜTLENME:

       Bir ülkede, toplumda ve okullarda sağlık eğitimi için özel örgütler kurulması düşünülebilir veya hizmet çok görevli bir sağlık örgütünün görevlerinden biri olarak yürütülür. Ülkemizde okullarda sağlık eğitimi milli eğitim bakanlığının görevidir. Bu eğitim çalışmaları uygulamayla birlikte yürütülmediği için, genellikle, zamanla unutulacak bilgi kazandırma sınırını aşmamaktadır. Radyo ve televizyonla yapılan sağlık eğitiminden ancak kültür düzeyleri bu kanaldan bilgi alabilme ve bu bilgiyi uygulamaya aktarma yeteneğine erişmiş kişiler yararlanabilir. Kaldı ki bu eğitim programları da her zaman gereksinmelere uymaz ve bazen de yanlış bilgi yayılmasına neden olur.

       Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sağlık Propagandası Genel Direktörlüğü’nün çalışmaları da yüz yüze eğitimle ilişkisiz kitle haberleşme araçlarıyla yürütülen bir eğitim hizmetidir. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde kabul edilen örgütlenme modelinde yüz yüze eğitim esastır ve ocak hekiminden köy ebesine kadar herkes eğitimle görevlidir. Bölge ve il düzeyindeki sağlık eğitimcilerinin görevi, ocak personelinin eğitimlerini desteklemek ve tamamlamaktır. Okullardaki sağlık eğitiminin uygulamayla bağdaştırılmasını ve toplumun gereksinimlerine dönük olmasını sağlamak ta sağlık ocağı personelinin -özellikle sağlık memurunun- görevidir.

       G-SONUÇ:

       Eğitim hizmetleri, halka sağlık hizmeti sunabilmesi ve halkın bu hizmetten yararlanabilmesi için her aşamadaki sağlık personelinin her fırsatta yapması gereken bir görevdir. Sağlık personeli bu görevi yürütürken halk eğitiminin özelliklerini iyi bilmeli ve kurallarına uymalıdır. Eğitim hizmetleri yıllarca sürecek ve bir görevliden diğerine devredilecek bir ekip hizmeti olarak planlanmalıdır. Uygulamalar her bakımdan tutarlı, ahenkli, birbirini tamamlayıcı ve destekleyici olmalı konuyla ilgili herkes eğitilmelidir. Sağlık hizmetlerinde eğitim konusunda söylenecek son söz Napolyon’un harbi kazanmak için söylediği gibi, “ Toplumun ve kişilerin sağlık düzeyini artırmak için üç şey gereklidir: “Eğitim, Eğitim, Eğitim”.



* Toplum ve Hekim, Sayı:8, Ağustos 1978

 

BAŞA DÖN.....ANA SAYFA.....SAYFA BAŞI