PROF. DR. NUSRET FİŞEK'İN KİTAPLAŞMAMIŞ YAZILARI - II
Ana-Çocuk Sağlığı, Nüfus Sorunları ve Aile Planlaması

 

Aİlede Çocuk SayIsInIn Çocuk SağlIğI ve
İşçİ RefahI Üzerİne Etkİsİ
*

      I. Doğurganlık ve Sağlık:

      a- Çocuk Sayısının Çocuk Sağlığına Etkisi: İlk önce yanıtlanması gereken soru şudur: Ailedeki çocuk sayısının az ya da çok olması, o ailedeki bireylerin sağlığını etkiler mi, etkilemez mi? Bu konuda dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılmış çok sayıda araştırma vardır. Bu araştırmalar, ailede çocuk sayısı arttıkça aile bireylerinin daha sağlıksız olduğunu göstermiştir. Bu araştırmalardan birkaç örnek verebiliriz:

      Dingle ve arkadaşları, A.B.D.'nin Cleveland kentinde 25.000 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada, yılda aile başına düşen ortalama hasta sayısının ailede çocuk sayısı arttıkça 2.9'dan 16.9'a yükseldiğini görmüşlerdir. Bu, bir yandan ailenin kalabalık olmasından, bir yandan da çok çocuklu ailelerde her çocuğun daha sık hastalanmasından ileri gelmektedir. Gerçekten az çocuklu ailelerde  yılda çocuk başına ortalama hastalanma sayısı bir olmasına karşın, ailede çocuk sayısı arttıkça her çocuk daha çok hastalanmakta ve sekiz çocuklu ailelerde bu sayı çocuk başına ikinin üzerine çıkmaktadır (Tablo:1).

      Tablo:1- Enfeksiyöz Gastro-Enterit Hastalığına Yakalanmada Ailede Çocuk Sayısının Etkisi

 

Çocuk Sayısı

İzlenen  Toplam  Gün

Kişiler                  Aileler

Ailelerde Hastalık Sayısı

Yılda Hastalık Sayısı

Kişi Başına  Aile Başına

3

38.991                 12.997

104

0.97                      2.92

4

269.604               67.401

869

1.18                      4.71

5

399.450               79.890

1.671

1.53                      7.63

6

201.396               33.566

1.044

1.89                      11.35

7

36.491                 5.213

189

1.89                      13.23

8+

31.104                 3.888

180

2.11                      16.90

Kaynak:Dingle, J.H. ve ark.: Cleveland'da 25.000 çocuk üzerinde bir araştırma.

      Wray ve arkadaşları da Kolombiya'da Candelaria kentinde çocuk beslenmesi üzerinde bir araştırma yapmışlardır. Bu kentte bir çocuklu ailelerin çocuklarının yüzde 32'sinin beslenmesinin yetersiz olduğu görülmüştür. Buna karşılık ailede çocuk sayısı arttıkça beslenme yetersizliği olan çocukların oranının yüzde 46'ya yükseldiğini saptamışlardır (Tablo:2).

      Tablo:2- Ailede Yaşayan Çocuk Sayısına Göre Okul Öncesi Çocuklarda Beslenme Yetersizliği

 

Ailede Yaşayan Çocuk Sayısı

Toplam Çocuk Sayısı

Beslenme Yetersizliği Olan Çocuk

            Sayı                 Yüzde

1

  75

             24                     32.0

2

185

             63                     34.1

3

178

             73                     41.0

4

204

             83                     40.7

5

136

             57                     41.9

6

122

             57                     46.7

7

  62

             25                     40.3

8+

106

             49                     46.2

      Kaynak:Wray, J.,Aguirre,A. Colombia Candelaria'da bir araştırma.

      Çocuk ölümlerine gelince, Wyon ve arkadaşlarının Pencap'ta (Hindistan) yaptığı bir araştırmada, iki çocuklu ailelerde her yıl doğan bin çocuktan 116'sının bir yaşını doldurmadan öldüğü saptanmıştır. Buna karşılık ailede çocuk sayısı arttıkça bu oran yükselmekte ve yediden fazla çocuğu olan ailelerde her yıl doğan bin çocuktan 206'sı bir yaşını doldurmadan ölmektedir. 1-2 yaşındaki çocuklarda da aynı durum göze çarpmaktadır. İki çocuklu ailelerde, her yıl 1-2 yaşındaki bin çocuktan 15'inin ölmesine karşılık, yedi ve daha fazla çocuklu ailelerde her yıl 1-2 yaşındaki bin çocuktan 95'i ölmektedir (Tablo:3).

      Bir ailenin çok çocuklu olmasının, çocukların zekâsını da etkilediği   saptanmıştır. A.B.D.'de yapılan bir araştırmada, tek çocuklu ailelerde çocukların ortalama zekâ indeksi 106 olmasına karşın, ailede çocuk sayısı arttıkça indeks, yani çocukların zeka düzeyi, düşmekte ve on çocuklu ailelerde ortalama indeks 60 olmaktadır (Tablo:4).

 


      Tablo:3- Çocuk Sayısının Çocuk Ölümlerine Etkisi

 

 

Çocuk Sayısı

1          2          3          4          5          6          7

Sayısı Bilinmeyen

Toplam

Doğum Sayısı

230                 209     210     197     165      136           326

6

1.479

Neonatal Ölüm

Oranı (binde)

 

96       53       81       30       85       51       95

 

161

 

161

Bebek Ölüm

Oranı (binde)

 

172                 116     145     124     172      164           206

 

266

 

161

0-2 Yaş Ölüm

Oranı(bin kişide)

 

76       16       24       92       96       77       95

 

-

 

68

Kaynak:Wyon, J.B., Gordon,J.E., Pencap'ta 1479 Çocuk Üzerinde Bir Araştırma.

      Tablo:4- Ailede Çocuk Sayısının Zekâ Üzerine Etkisi

 

Çocuk Sayısı

Aile Sayısı

Deney Yapılan Çocuk Sayısı

Çocukların Ortalama Zeka Seviyesi
(I.Q)

  1

141

141

106.37 ± 1.39

  2

370

583

109.56 ± 0.53

  3

287

606

106.75 ± 0.58

  4

122

320

108.95 ± 0.73

  5

 57

191

105.72 ± 1.15

  6

 21

  82

  99.16 ± 2.17

  7

   7

  39

  93.00 ± 3.34

  8

  4

  25

  83.80 ± 4.13

  9

  5

  37

  89.89 ± 2.94

10

  2

  15

  62.00 ± 7.55

      Kaynak: Reed ve Reed'in Minnesota'da Yaptığı Araştırma.

      Kadınların sık doğurması da çocuk sağlığını olumsuz etkileyen etmenlerdendir. Yine A.B.D.'de yapılan bir araştırmadan örnek verelim: Bir önce doğan kardeşinden bir yıl sonra doğan bin çocuğun 146'sının bir yaşını tamamlamadan ölmesine karşılık, bir önceki kardeşinden 3-4 yıl sonra doğan bin çocuktan ancak 85-86'sı bir yaşına varmadan ölmüştür. Başka bir deyimle, doğan her bin çocuktan 61'i anneleri sık çocuk doğurduğundan ölmektedir (Tablo:5).

 


      Tablo:5- Doğumlar arası Aralığın Çocuk Ölümlerine Etkisi

 

 

Oranlar

Doğumlar arası Aralık  (yıl)

1          2          3          4

Neonatal Ölüm Oranı (binde)

51.2    37.3    36.7    38.1

Bebek Ölüm Oranı (binde)

146.7  98.6    86.5    84.9

      Kaynak: Woodburg,R.M., Baltimore'da 8196 çocuk üzerinde bir araştırma.

      b- Doğurganlığın Kadın Sağlığına Etkisi: Sık çocuk doğurma kadın sağlığını üç yönden etkiler. Birincisi, çok doğurma nedeniyle kadınların ölüm olasılığının artmasıdır. İngiltere'de yapılan bir araştırmada, sekiz kez çocuk doğuran kadınların gebelik ve doğum nedeniyle ölme olasılığı, üç kez doğum yapan kadınlara göre dokuz kat fazla bulunmuştur. İkinci husus, çok doğuran kadınlarda kadın hastalıklarının daha sık görülmesidir. Üçüncü etkisi de, aşırı doğurgan kadınların iyi beslenemiyor ve çok çalışıyorlarsa erken ihtiyarlamalarıdır. Kırk yaşındaki bir köylü kadının 60-70 yaşındaki kentli bir kadın gibi görünmesinin temel nedeni aşırı doğurganlıktır.

      c- Ailede Çocuk Sayısının Genel Sağlığa Etkisi: İngiltere'de aileleri sosyal durumları ve ekonomik gelirlerine göre sınıflandırmışlar ve birinci sınıfa, iş adamları ve yüksek öğrenim görmüş hekim ve mühendis gibi meslek mensuplarını koymuşlardır. Beşinci sınıfta da niteliksiz işçiler vardır. Bu iki sınıf arasında veremden ölme olasılığı işçiler aleyhine 2.6 kat; mide kanserinden ölme olasılığı 2.3 kat ve kronik bronşitten ölme olasılığı 5 kat daha fazla bulunmuştur. İngiltere'de sağlık hizmetleri devlet görevidir ve zengin ya da fakir herkes bu hizmetten eşit şekilde yararlanabilmektedir. Bu nedenle, görülen ölüm farkı hastaların bakımsızlığından ileri gelmemektedir. Bu farklılığın çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenler arasında ailede çocuk artışının da sağlığı olumsuz etkilediği düşünülebilir (Tablo:6).

      Tablo:6- İngiltere ve Galler'de Çeşitli Sosyal Sınıflardaki Erkeklerde   (20-60 yaşındaki) Bazı Hastalıklardan Standardize Ölüm Oranları (1949-1953)

 

 

Ölüme Neden Olan Hastalık

Sosyal Sınıflar

    1               2             3              4              5

Solunum yolu tüberkülozu

   58            63           102           95           143

Mide kanseri

   57            70           101          112          130

Bronşit

   34            53             98          101          171

 

      2. İşçi Refahı ve Doğurganlık:

      İşçi refahını etkileyen üç temel neden vardır. Bunlar işçi ücreti, paranın piyasada satın alma gücü ve ailede çocuk sayısıdır. İşçi ücretini etkileyen etmenlerden biri, işçi gereksinmesiyle iş arayan işçi arasındaki ilişkidir. İş arayan işçi sayısı gereksinmenin üstüne çıktıkça işçi ücretleri düşer. Ülkemizde aşırı doğurganlık sürekli olarak bu dengeyi işçi aleyhine bozmaktadır. Çünkü, ne kamu sektörü ve ne de özel sektör, artan iş istemini karşılayacak genişlikte işyeri açma gücünde değildir. Dış ülkelere işçi gönderemeseydik, bugün işçilerimiz ülkemizde iş bulma yönünden çok daha kötü durumda olacaklardı. Yurt dışına işçi gönderilmesi sınırsız olarak artmayacağına göre, her geçen yıl işyeri-işçi dengesi işçi aleyhine daha da bozulacaktır. Bu dengeyi düzeltmek için daha çok işyeri açmak herkesin istediği bir husustur. Ancak bir işçi için işyeri yaratmanın 30.000-50.000 liralık bir yatırım gerektirdiği göz önüne alınırsa, ne kadar içtenlikle istesek ve ne kadar becerikli olursak olalım, gerektiği kadar işyeri açamayacağımız acı bir gerçektir. Bu duruma göre, nüfus artışıyla işyeri yaratma olanağını dengelemek için doğurganlığın azaltılması gereklidir.

      Bugün nüfus artış hızını gelişmiş ülkeler oranına indirsek bile, bu başarımız ancak 15-20 yıl sonra işçi-işyeri dengesini etkileyecektir. Ancak çağdaş bir yönetici olmak iddiasında isek, biz bugünün sorunlarını çözerken yarının işçi sorunlarını etkileyecek önlemleri de bugünden ele almak zorundayız. Aksi takdirde, yarının işçileri bize sadece günlük sorunlara çare arayan başarısız yönetici damgasını vuracaklardır. Bu duruma düşmemek için, her ailenin 2-3 çocuktan fazla çocuğu olmaması hususunda ulus olarak ve özellikle işçi ve sendikacı olarak elden gelen her şeyi yapmalıyız.

      Aşırı doğurganlığa karşı uğraş vermenin uzun süreli etkileri yanında kısa sürede sonuç verecek etkileri de vardır. Bilindiği gibi, işçi ücretlerinin yükselmesini sağlayan etmelerden biri  ve başlıcası, işçilerin grev haklarını kullanabilmeleridir. İsveç'te 20. yüzyılın başlarında az çocuklu ve çok çocuklu işçilerin grev karşısındaki tutumları incelenmiş ve çok çocuklu ailelerin greve taraftar olmadıkları ve grevin erken sona erdirilmesi yönünde oy kullandıkları görülmüştür. Bunun nedeni, az çocuklu işçilere göre çok çocuklu işçilerin geçim sıkıntılarının fazla ağır basmasıdır. Bu nedenle, İsveç sendikacıları 20. yüzyıl başlarında aile planlaması eğitimi için büyük çaba harcamışlardır. Ülkemizde Türk-İş buna benzer bir araştırma yaparsa aynı sonuca varılması olasıdır.

      Aşırı doğurganlığın önlenmesinin işçi refahı üzerinde en kısa sürede yapacağı etki, işçilerin satın alma güçlerindeki değişiklik olacaktır. Aile büyüklüğüyle aile harcamaları arasındaki ilişkiyi araştıranlar, çok çocuklu ve dar gelirli ailelerde gelirin en büyük kısmının besin maddelerinin alımına gittiğini göstermişlerdir. Türk halkı oldum olası dar gelirli ve çok çocuklu olduğundan, "ekmek parası için çalışıyoruz" sözünü çok sık kullanır. Çok çocuklu ve dar gelirli ailelere karşılık, geliri aynı ama çocuğu az ailelerde besin maddeleri alımına daha az  para harcandığından, bu aileler çok çocuklu ailelere oranla giyime, ev eşyasına ve sanayi ürünlerine daha fazla para ayırabiliyorlar, çocuklarını okutabiliyorlar ve hattâ para biriktirerek ev sahibi olabiliyorlar. Harcamaların besin gereksinmesinden sanayi ürünlerine kayması, sanayileşmeyi ve dolayısıyla işçiye yeni işyerleri açılmasını da sağlayacaktır.

      Aşırı doğurganlığın fiyat artışlarında da rolü vardır. Bilindiği gibi, bir malın fiyatı istem ve sunuya bağlıdır. Üretim nüfus artışına paralel artmadıkça, ücretlerin artması istemi artıracak ve sunu kısıtlı olduğuna göre fiyatlar yükselecektir. Büyük çabalar ve özverilerle elde edilen ücret artışı da kısa bir süre sonra işçi refahı yönünden etkisiz kalacaktır. Nüfus artışı, istemi artıran bir etmen olduğuna göre, doğurganlığın kontrolü, derhal olmasa bile, kısa sürede istemi kısıtlayacak ve mal fiyatlarının yükselmesini önleyici etmenlerden biri olacaktır.

      Demek oluyor ki, işçi ücretlerinin artırılmasına paralel olarak işçiler de bakmakla yükümlü oldukları çocuk sayısını kısıtlarlarsa dolaylı olarak daha yüksek bir refah düzeyine erişeceklerdir. Bunu bir örnekle açıklayalım. Ülkemizde toplam doğurganlık oranı işçilerde 4, ama işverenlerde ve yüksek öğrenim görmüş olanlarda 2-3'dür. Şimdi bir an için, işçilerin de işverenler ve benzerleri gibi çocuk sayısını kısıtlamış olduklarını düşünelim. Bu halde işçi ailesi 6 kişiden 4 kişiye inecektir. 1968 yılında Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsünün araştırmasına göre, işçi ailelerinde yıllık ortalama gelir 9.403  liradır. Buna göre, altı kişilik bir ailede kişi başına yıllık gelir 1.567 lira; geliri aynı olan dört kişilik ailede ise kişi başına yıllık gelir  2.350 liradır. Altı çocuklu bir ailenin dört çocuklu ailenin refah düzeyine erişebilmesi için yıllık gelirinin 9.403 liradan 12.694 liraya çıkması gerekmektedir.

      Bugün Türkiye'de bazı işçi aileleri çocuklarını çok küçük yaşta çalıştırarak ek gelir sağlamaktadırlar. Ancak yakında ülkemizde işsizlik o kadar önemli bir sorun olacaktır ki, işsizlere iş bulmak için çocukların çalıştırılmamasını hükümet ve sendikalar sıkı bir şekilde kovalayacaklardır. Çeşitli meslek gruplarının ailelerinde doğurganlık, gebeliği önleyici yöntem kullanma ve işçilerde çocuk sayısı hakkındaki yayınlar göz önüne alınınca, işçilerimizin ilgisizlik ve bilgisizlik yüzünden büyük zararlara uğradığı açıktır. Bu durumu düzeltmek ve işçi ailelerinde doğurganlığı işverenlere ve okumuşlara benzer duruma getirmek için, ne yapmalıyız? Bir atasözü vardır, "kurda sormuşlar boynun neden kalın diye, o da kendi işimi kendim yaparım da ondan" demiş. Nüfus Planlaması Yasası çıkalı 7 yıl oldu, hükümet ve Sosyal Sigortalar Kurumu bu yolda işçilere ne yaptı? Bence hiçbir şey yapmadı. Ben sizlere aşırı doğurganlığın sağlık ve işçi refahı üzerindeki etkilerini anlattım. Karar ve eylem sizin bileceğiniz iştir. İşçilere aşırı doğurganlığı önlemeleri için eğitim yapmaya karar verirseniz, Sosyal Sigortalar Kurumunun işçi ailelerine gerekli hizmeti kolayca yapacağını umarım.



* Türk-İş/ ILO Nüfus Sorunları Milli Semineri, İstanbul, 11-16 Aralık, 1972

 

BAŞA DÖN.....ANA SAYFA.....SAYFA BAŞI