........ EDİTÖRDEN

Birinci sayısı Ocak 2000'de sizlere ulaşan ve şimdi de ikinci sayısı elinize geçen dergimizin amacı; sadece mevcut durumu değerlendirmek ve dünü bugünüyle çalışma ortamı sağlığına yönelik fotoğraf çekmekle sınırlı değildir. Dergi sayfalarında yaşananı değerlendirirken aynı zamanda ve esas olarak da çalışma ortamı sağlığına nasıl bir perspektifle yaklaşılması gerektiğine ilişkin görüş ve öneriler sunulmaktadır, sunulacaktır. Sayfalarda pozitif önermeler sunarken, tartışmayı ve tartıştırmayı önemsiyoruz.
İddiaya dönüşmeyen yaklaşımların ne çalışanların sağlığına ne de bu sonucu doğuran sosyal olguların çözümlenmesine yarar getiremeyeceğinin bilinciyle, birikimlerimiz üzerinden kendimizi yeniden, yeniden üretip çalışma ortamı sağlığına ve süreçlerine etkili perspektifler sunabilen dinamik bir insiyatifin yolunu açmak istiyoruz.
Önümüzdeki ihtiyaçlara, birinci sayının içeriğinde yazılarıyla değinen yazarlarımıza, uzun vadedeki yolumuzda koydukları köşe taşları için teşekkür ederiz. Hedef kitlemizin ve yazı kurulumuzun derginin ilk sayısının değerlendirilmesinde verdikleri dönütlere bakarak anlamlı bir yolda olduğumuz izlenimini alıp bir kez daha yüreklendik.
Çalışanların ve çevresinin sağlık ve güvenliği alanındaki gerçeklere bakarken belirli bir dozda gerçeklik ile karamsarlığın iradeci bir potada, belirli oranda kaynaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Düşüncede ve eylemlilikte aşırı iyimserliğe de, aşırı karamsarlığa da kapılmadan yol almak gerekirken "umut tüccarlığı" durumuna düşmeksizin daha dengeli ve soluklu umutlar ile süreçleri adımlayabilceğimizi düşünüyoruz. Değişen iktidarların vaadlerinin ve uygulamalarının ya da kendimizin elde etttiği küçük mevziilerin ve bunlara bağlanan umutların rüzgarına kapılmadan yaklaşım kurmak, alanı daha bir objektif tanımlamayı ve yine buna uygun doğru tavırları gerektirir.
Demokratikleşme mücadelesinin önemli alanlarından biri de işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunudur. Algılanmalıdır ki; çalışanların ve çevresinin sağlığı ve güvenliği sadece tıbbi-teknik bir alan değildir, aynı zamanda sosyal ve toplumsal bir alandır. Bununla bağlantılı olarak; içinden çıkılmaz bir karmaşaya dönüşen alanın girift sorunlarından, Avrupa Topluluğu (“Avrupa Topluluğunda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”) mevzuatları ve uygulamalarıyla çıkılıp çıkılamayacağı tartışmasını ikinci sayımızda sizlere açıyoruz.
Sorunun giriftliğinden kastettiğimiz; ekonomik, sosyal, siyasal, rejimsel dinamiklerin de çalışanların ve çevresinin sağlığı ve güvenliği alanında içiçe geçmiş olmasıdır. Bu giriftliğe denk düşen özneler, karşılıklar yine bu alanın bütünü üzerinde kendi sektörleri, disiplinleri içerisindeki nicel güçlerini ve niteliklerini zenginleştirirse daha katlanan bir güçle müdahaleye olanak sağlanır. O halde az çok derlenmiş ve düzenlenmiş olmak, ne yaptığını bilmek önemlidir. Böyle bir hassasiyetle işyeri hekimlerimize dergimiz üzerinden ulaşırken onlara günlük iş-yeri hekimliği uygulamalarında destek sağlayacak tıbbi-teknik yazılarımıza; “İşe Giriş Muayneleri ve İşe Yerleştirme, Risk Tanımı ve Risk Değerlendirmesi, İş Yerlerinde Zararlı Faktörlerin Ölçüm Teknikleri” dergimizin ikinci sayısında yer verdik.
Çalışanların ve çevresinin sağlığı ve güvenliği tanımlaması içinde özne olacakların ya da olması gerekenlerin kendilerini çevreleyen gerçeklikler üzerinde, yine kendilerini tam olarak ifadelendirememiş olmalarına rağmen bu alanın sahipleri, özneleri kendini yeniden üretecek bir asgari birikime sahiptir. Elinize geçen ikinci sayımızda öncelikle bu alanın öznelerinin kendi içinde değme noktaları yakaladığı; hekim örgütü ve sendika buluşması ile işçi sağlığı ve güvenliği eğitimini (“Özel Maden İşçileri, İş Kanunu, İş Sağlığı, İş Güvenliği, Çevre Standartları Eğitimi ve Maden İşçileri Üzerine Bir Anket Çalışması”) göreceksiniz. Hekim örgütü olarak çalışanların sağlığı alanındaki birikimlerimizin bu alanın dinamiklerinin iniş çıkışlarından görece bağımsız bir oturmuşluğa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Türk Tabipleri Birliği alanın sahiplerindendir.Tartışmamız gereken ise bu birikim üzerinden neler yapılabileceğinin saptanmasıdır.
Günümüzün yarı karanlık Türkiye'sinde artık daha kapsamlı daha büyük projeksiyonlara, adımlara ihtiyaç vardır. Mesleki sağlık ve güvenlik dergimiz bu çerçevede bir odak olabilir. Ama, daha fazlası değil. Dergi sayfaları üzerinden yapacağımız tartışmaların karşılığına denk gelen kurumsal organizasyonlara dönüşmesi istencimizdir. Bu nedenle ikinci sayımızda; “Çalışanların ve Çevresinin Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü” , kurumsallaşmaya giden yolda tartışmaya açılmıştır ve her bir düşünceye, görüşe ihtiyacımız vardır. Ve yine bu görüşlerin kolektivize edilmesi önümüzde bir görev olarak durmaktadır.
Birimizin diğerine ve hepimizin her birimize öğreteceği birikimlerimiz olduğunu düşünüyoruz. Dergimiz sayfalarında büyük bir açıkyüreklikle işyeri sağlık servislerinde işyeri hekimi olarak ya da bu alanın multidisipliner bir alan olmasının karşılığında bir ekip olarak derlenmiş, işyeri tanıtım yazıları birikimlerimizin paylaşımını sağlıyor.
İnsanın varlığını sağlıklı sürdürebilmesi için gerekli olan üretim yine insanın tüm varlığının başlıca temel koşuluyken, sanayi devrimiyle birlikte insan-iş, insan-çevre ilişkisi bozulmuş çalışanlar bu süreçten oldukça olumsuz etki-lenmişlerdir. Yine bu süreçlerin kadın çalışanlar (“Çalışma Yaşamında Kadın Erkek Eşitliği”) üzerinde bıraktığı izleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir kez daha sizlerle paylaşmak istedik.
Sağlık, insani gereksinimler hiyerarşisinde öncelikle yer almaktayken ad olarak ilk üç beş gereksinim içinde yer almaz. Ancak "olmazsa olmaz" ilkesinden yola çıkılırsa her bir gereksinim ancak sağlık durumu elverdiğince karşılanabilir veya anlam kazanır. İş gücünün korunması ve geliştirilmesinde temel etken olan sağlıklı olma hali insan varlığının en doğal hakkıdır ve her şeyden önce gelir. Çalışma ortamı ve çalışanların sağlığı, çalışanların hak talepleri eylemleri içinde ve sosyal sorunları arasında önemsenmiştir. “1 Mayıs” yazısı ile bunları hep birlikte hatırlıyoruz.
"İyi hekimlik" uygulamalarımızda işyeri hekimlerine bazı yönleriyle güç katan “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu” hakkındaki yazımız ile yine "iyi hekimlik" yaparken zaman zaman karşılaştığımız “İşyeri Hekimlerinin İş Güvencesi” üzerine yazımız ikinci sayımızın zenginliği olarak sizlere ulaşıyor.
Ayrıca “küçük dev insanlar” (çalışan çocuklar)’a dergimizin 2. sayısında dolu dolu yer verememenin ezikliğini yaşarken kapak fotoğrafıyla sizlerden özür dilemeyi uygun bulduk.
Her buluşmanın tekrardan bizlere güç katacağı inancı ile gelişmemizin önünü açacak değerlendirmelerinizi bekliyoruz. Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle sevgiyle, dostça...

İçincekiler