Olağanüstü Hâl’de Çalışma Kısıtlamaları

Ülkemizde ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL), buna sebep olan etmenlerin oldukça dışına taşmış durumdadır. OHAL gerekçe gösterilerek yapılan pek çok işlemin, herhangi bir yargısal denetime tabi tutulamamasının da etkisiyle, başka hukuka aykırılıklarının yanı sıra, yetki aşımıyla yapıldığına tanık oluyoruz.

OHAL ilan edilmesine sebep olan darbe girişiminin arkasında olduğu ifade edilen terör örgütüyle bırakalım ilintili olmayı, bütünüyle karşısında oldukları apaçık bilinen akademisyenler, hekimler, sağlık çalışanları; bir soruşturma bile açılmadan, sadece yayımlanan bir listede adlarına yer verilerek kamu görevinden çıkartılmışlardır.

Diğer yandan, mecburi hizmet yapmak üzere sağlık kuruluşlarına ataması yapılan hekimler, haklarında yapılan güvenlik soruşturmasının henüz tamamlanamadığı gerekçesiyle aylardır göreve başlayamamaktadırlar. Ayrıca, istifa eden hekimlerin görevden ayrılabilmesi de OHAL sebebiyle geciktirilmektedir.

Türk Tabipleri Birliği olarak, ülkemizin bir an önce normalleşmesini istiyoruz. Herhangi bir somut suçlama dahi yöneltilmeksizin görevlerine son verilen, meslektaşlarımızın da içinde yer aldığı kişilerin bir an önce görevlerine iade edilmelerini; haklarında bir suçlamada bulunulmakta ise, soruşturma usullerine uyularak gerçeğin araştırılmasını, hak arama yollarının etkin biçimde açılmasını bekliyoruz.

Diğer yandan, kamu görevine alınmada güvenlik soruşturmasına tabi tutulacaklar 4045 sayılı özel Yasa’da açıkça düzenlenmiştir. Bu alandaki mevzuata göre, “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması; gizlilik dereceli birim ve kısımlar ile askeri, emniyet, istihbarat teşkilatlarında ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılacak personel hakkında yapılır.” Hekimler bu kapsamda görev yapmadıklarından, kamu görevine başlatılmaları için güvenlik soruşturmasına tabi tutulmaları haklı değildir.

OHAL Kararnamesi ile Devlet Memurları Yasasının memuriyete alınma şartları arasına “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şeklinde eklenen genel hüküm de, bu alanı düzenleyen özel yasa ile kimler hakkında bu soruşturmanın yapılacağı belirtildiğinden dolayı, hekimlerin kamu görevine alınmalarında uygulanamaz.

Mecburi hizmetini yapmadığı için başka yerde hekimlik yapması da mümkün olmayan bu meslektaşlarımızın göreve başlayamamaları, sağlık kamu hizmetinin etkin biçimde sunumunda aksamalara sebep olacağı gibi; maaş alamamaları, sosyal güvenlik ve sağlık güvencelerinin olmaması da meslektaşlarımızda giderilmesi olanaksız mağduriyetlere neden olmaktadır. Bu nedenle, ataması yapılan hekimlerin güvenlik soruşturmalarının tamamlanmadığı gerekçesiyle göreve başlatılmamaları kabul edilemez. Ataması yapılan meslektaşlarımızın bir an önce göreve başlatılması için Türk Tabipleri Birliği tarafından Sağlık Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulmuştur. (İlgili bağlantı için tıklayınız.)

OHAL döneminin ek yaptırımlarına uğrayan bir grup da istifa ettikleri halde görev yerlerinden ayrılamayan meslektaşlarımızdır. Devlet Memurları Yasasında, memurların, OHAL döneminde, yerine atanacaklar gelip işe başlamadıkça görevlerini bırakamayacakları belirtilmiş; Sağlık Bakanlığı da, istifa edenlerin görevden ayrılabilmeleri için yerlerine atanan kişinin göreve başlamasını bekleme süresini OHAL döneminde iki ay olarak sınırlamıştır. Bir yanda göreve başlaması diğer yanda görevden ayrılması geciktirilen meslektaşlarımızın varlığı,, ortak paydada bir an önce düzeltilmesi gereken bir eziyet durumunu ortaya koyuyor.

İşin hukuksal yanına bakıldığında da, istifa eden kişinin görevden ayrılmasının geciktirilmesi Anayasal haklar arasında yer alan çalışmama hakkının sınırlaması niteliğindedir. Anayasa’nın 18. maddesinde düzenlenen ve “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz” şeklinde ifade edilen bu hak, temel hak ve özgürlükler arasındadır. Bu haklara yönelik getirilecek sınırlamalar, gerekli olmanın yanı sıra ölçülü de olmalıdır. Bu bakımdan, OHAL döneminde istifa halinde, ancak yerlerine atanan kişinin başlaması halinde meslektaşlarımızın görevden ayrılabilmesi ölçüsüz bir sınırlamadır. Her ne kadar, Sağlık Bakanlığı bu bekleme süresini iki ay olarak belirlemiş ise de sağlık hizmetlerinin yaygınlığı, ulaşım olanaklarının gelişmişliği ve kamu görevlisi temin edilmesindeki kolaylık gözetildiğinde tanımlanan süre de oldukça uzundur. Bir kısım meslektaşımızın aile birliğinin sağlanabilmesinin Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan bir Yönetmelikle engellendiği de gözetildiğinde, istifa halinde dahi görevden ayrılmanın bu kadar uzun süre ertelenmesi, meslektaşlarımıza ölçüsüz bir külfet yüklemektedir. Bu nedenlerle, istifa eden hekimlerin, makul bir süre içinde görevden ayrılabilmelerine ilişkin kuralların uygulanması gerektiği, Türk Tabipleri Birliği tarafından Sağlık Bakanlığı ile paylaşılmıştır. (Sağlık Bakanlığı’na gönderilen yazı için tıklayınız.)

Meslektaşlarımıza saygıyla duyururuz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi