Süt İzni Bebeklerimizin En Temel Sağlık Hakkıdır!

Sağlık Bakanlığı, yayımladığı bir genelge ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak kamuda görev yapan kadın çalışanların süt izinlerini kullanmaları halinde döner sermaye gelirlerinin kesileceğini duyurdu. 

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, yasal hak olan ücretsiz süt iznini sonlandıran genelgeye tepki göstermek amacıyla, 11 Haziran 2016 tarihinde, Türk Tabipleri Birliği'nin 67. Genel Kurulu'nun yapıldığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Konferans Salonu önünde basın açıklaması düzenledi. 

Açıklama öncesi kısa bir konuşma yapan TTB Merkez Konseyi üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, kadın hekimler olarak yasal bir hak olan süt izninin gaspedilmesini kabul edemeyeceklerini söyledi. "Kadını işsiz, bebeği sütsüz bırakıyorlar" yazılı pankart taşıyan kadın hekimler adına açıklamayı Dr. Hafize Türkmen okudu. 

Süt izninin yıllar süren mücadelenin sonunda kazanılmış yasal bir hak olduğunun vurgulandığı açıklamada, bu hakkın 657 sayılı kanunun 104. maddesinin (D) fıkrasında, "Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi esastır" hükmüyle tanımlandığını hatırlatıldı.

Açıklamada, "Bebekler için anne sütünün ne kadar yaşamsal olduğunu her anneye özenle anlatan, emzirmeyi teşvik eden biz kadın hekimler, ne takip ettiğimiz bebekler ne de kendi bebeklerimiz için süt izni hakkımızın gasp edilmesini kabul etmiyoruz" denildi. 

 

11.06.2016

BASIN AÇIKLAMASI 

SÜT İZNİ BEBEKLERİMİZİN EN TEMEL İNSANLIK HAKKIDIR

AKP hükümetinin gündeme getirdiği  “Ailenin Ve Dinamik Nüfusun Korunması Programı” yaklaşık bir yıllık tartışma sürecinin ardından geçtiğimiz Şubat ayında Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma yaşamında yer almasını teşvik etme amacı taşıdığı dillendirilen bu yasal düzenlemenin,  çalışma yaşamındaki fiili karşılığı ne yazık ki “kadının yeri evidir”e denk gelmektedir.

Sigortalı çalışan kadınlar, mevcut düzende analık izni sonrasında, ücretsiz izin, süt izni gibi haklarını kullanmakta sorun yaşıyor, gebelik ve sonrasındaki izinleri nedeniyle uzun süre işyerinden uzakta kaldıkları gerekçesiyle işini kaybetme riski taşıyorken, yasal düzenlemelerle “yarı zamanlı çalışma”yı dayatmak, kadınlara “evinde otur, çocuğuna bak, çalışma!” demekten başka bir şey değildir. Nihayet bu anlayışın son örneği olan genelge ile yarı zamanlı çalışan kadının süt izni hakkı iptal edilmiştir.

“En az üç çocuk” söylemiyle başlayan, kadını ailede kutsayarak, annelikle özdeşleştiren, giydiğinden gezdiğine, kahkahasından eteğinin boyuna kadar akıl almaz sözlere ve uygulamalara imza atan mevcut iktidar son olarak çalışan kadının süt iznine gözünü dikmiştir.

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 81 ilin Sağlık Müdürlüklerine “3710678 sayılı 6 no’lu Kamu Personeli Genel Tebliği” başlıklı bir genelge gönderdi. Genelgede süt izni kullanan kadınların bu saatlerinin “çalışmadığı saat” olarak işlenmesi ve döner sermaye ek göstergelerinin buna göre hesaplanması istenmiştir.  Bu  demektir ki genelgeyle kadın memurların süt izninde geçen süreleri, döner sermaye gelirlerinden kesilecektir.

Oysa süt izni yıllar süren mücadelenin sonunda kazanılmış yasal bir haktır ve 657 sayılı kanunun 104 üncü maddesinin (D) fıkrasında, "Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi esastır" hükmüyle tanımlanmıştır.

Süt izninin “çalışmadığı süre” olarak sayılması ve döner sermayeden kesilmesi, kadınların çocuklarını emzirmek, beslemek için para ödemesi anlamına gelmektedir. Zaten yoksulluk sınırında olan maaşlar ile yaşamak zorunda olan kadınlar gelirlerinden kesinti yapılmasını istemedikleri durumda süt izni kullanamayacaklardır.  Bu da bebeklerin sağlıklı büyümesi için en temel gereksinimleri olan anne sütünden mahrum kalmaları anlamına gelecektir. “En az üç çocuk” istemi, “çalışan kadının anneliği eksik, yarımdır” sözlerinin ardından yapılan bu düzenleme ile amaç kadınların istihdam edilme koşullarının zora sokularak çalışma yaşamından dışlanması, eve hapsedilmesi, hayatlarının doğurma ve çocuk bakımı ile sınırlandırılarak kuluçka makinesine dönüştürülmesinden başka bir şey değildir.

Bebekler için anne sütünün ne kadar yaşamsal olduğunu her anneye özenle anlatan, emzirmeyi teşvik eden biz kadın hekimler, ne takip ettiğimiz bebekler ne de kendi bebeklerimiz için süt izni hakkımızın gasp edilmesini kabul etmiyoruz.

BEBEKLERİN ANNE SÜTÜNDEN YOKSUN BIRAKILMASINA, ANNELERİN İŞSİZ KALMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ!

YARIM AKLINIZA BİAT ETMEYECEĞİZ!

GENELGENİN DERHAL GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYORUZ!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU