15. PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

15. Pratisyen Hekimlik Kongresi’ni 27 – 31 Ekim 2010 tarihleri arasında “Güvenceli Çalışma – Mesleki Bağımsızlık” ana temasıyla ile Antalya’da gerçekleştirdik. Kongremizde 44 farklı ilden 400 meslektaşımızla birlikte olduk. 35000 ne yakın pratisyen hekimin önemli sorunlar yaşadığı bu günlerde davetlerimize çeşitli nedenlerle olumsuz yanıt veren Sağlık Bakanı ve Sağlık Bakanlığı yetkililerinin kongremize katılmama geleneği bu yıl da sürmüştür. Kongremizde bu yıl alanımıza yönelik 22 mesleki ve bilimsel oturum ve 3 kurs gerçekleştirdik. Sağlık Müdürlüklerinin bilimsel verileri kullandırmada gösterdikleri olumsuz tavırlarını devam ettirdiği bu yıl da bunca zorluğa rağmen 17 serbest bildiriyle ülkemiz bilimsel ortamına katkıda bulunduk. Kongremizde sadece bilimsel değil dostça bir ortamı da çeşitli sosyal etkinliklerle birlikte yaşadık.

Geçtiğimiz yıl yaşanan domuz gribi pandemisi sürecinde, sağlık otoritesinin hazırlıksızlığı ve yönetimsel eksiliği tüm açıklığı ile ortaya konmuştur. Topluma en yakın noktada bulunan ve daha önceki çalışmaları ve yaptıkları ile sürecin en önemli unsuru olan sağlık ocaklarının sağlık otoritesince sürecin dışında bırakılması bu sürecin başarısız yönetilmesinin en önemli nedeni olmuştur. Birinci basamak olmadan pandeminin başarılı yönetilemeyeceği bir kez daha dile getirdik. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili son yıllarda yapılan hukuksuz düzenlemeler meslek örgütümüzce açılan davalar sonunda sayısız kez iptal edilmiştir. İşyeri hekimliği hizmetlerinin ve eğitimlerinin taşeronlar eliyle sunulamayacağı ortadadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması uğraşlarına rağmen bu hizmetlerin kamusal hizmet niteliğinde sunulması gerekliliği açıktır. Bir ülkenin bağışıklama uygulamaları o ülkenin sağlık politikalarından bağımsız olarak düşünülemez. Bu nedenle Ulusal Aşı Programlarında bilim adamlarımızın önerileri göz ardı edilerek yapılan değişiklikler ve aşı üreten bir ülke iken tamamen dışa bağımlı bir ülkeye dönüştürülmemiz sağlıktaki kaos ve özelleştirmenin bir sonucudur.

Neo-liberal politikaların sağlık alanında uygulanması güvencesiz ve esnek çalışma olarak kendini göstermektedir. Birinci basamakta da uygulanan bu politikalar sağlık çalışanlarının çalışma ve istihdam şekillerini tamamen değiştirmektedir. Birinci basamak çalışanları arasındaki ücret dengesizliği kabul bizlerce kabul edilemez. Bu durum yeni örgütlenme ihtiyaçları doğurmakta, tüm çalışanlar için güvenceli çalışma talebinin yükseltilmesi gerekmektedir.

Pratisyen hekimler olarak bu kongremizde çevre sağlığını ilgilendiren ve bir risk faktörü olan elektromanyetik  radyasyon yayan cihazların sağlığımız üzerine etkilerini ele aldık. Baz istasyonlarının koruma bantları göz önüne alınarak insanları etkilemeyecek yerlere kurulması, kreşler, çocuk yuvaları gibi ortamlarda sürekli çalışan kablosuz görüntüleme cihazlarının kaldırılması, cep telefonlarıyla uzun konuşmayı teşvik eden reklamların önlenmesi, 16 yaşına kadar çocuklara cep telefonu kullandırılmaması, ilköğretim okullarına ve liselere cep telefonları ile girilmemesi konularında toplum bilgilendirilmelidir.

Türkiye’ye dayatılan neoliberal ideoloji temelli Sağlıkta Dönüşüm Programının asıl amacı sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini sağlamaktır. Önce sağlık Ocaklarını kapatan, ardından toplum sağlığı merkezlerinin sayısını azaltan, yedi yıldan beri mesleki eğitimi kuramayan, geçiş döneminde bu eğitimi ücretli hale getiren bir Sağlık Bakanlığı, aslında birinci basamak sağlık hizmetlerini geliştirme gibi bir derdi olmamıştır. Birinci basamak sağlık hizmetlerini geliştirmek, nitelikli insan gücü yetiştirmek isteyen bir hükümetin ilk yapması gereken sağlığın devletin güvencesi altında bir hak olduğunu ilan etmesidir. Eşit ulaşılabilir, ücretsiz ve kapsayıcı bir birinci basamak, ancak sağlığın anayasal bir hak olduğu ve devletin sağlığı koruma işlevini tümüyle üstlendiği koşullarda mümkündür.

Birinci basamak hekimliği ancak bu koşullar altında gerçek karakterini bulabilecektir. Adı Genel Pratisyenlik, Aile Hekimliği, Birinci Basamak Hekimliği, ne olursa olsun, bu alanın mesleki eğitimi “dönüşüm !” adı altında gerçekleşemez… Sürdürülemez…

• Her zaman olduğu gibi bugün de yineliyoruz;

• Mesleki değerlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz,

• Güvenceli çalışma, iyi hekimlik ve mesleki bağımsızlığımız için,

• Sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı,

• Yeterli ve emekliliğe yansıyan ücret için,

• Mesleğin gerektirdiği nitelikli bir mesleki eğitim ve kendimizi

geliştirebilecek sürekli eğitim zaman ve olanakları için,

• Hizmet verdiğimiz toplumun sağlık hakkı için,

İYİ HEKİMLİK, MESLEKİ BAĞIMSIZLIK, GÜVENCELİ ÇALIŞMA !

EŞİT, ULAŞILABİLİR, ÜCRETRSİZ KAMUSAL SAĞLIK HİZMETİ !