Sağlık Hakkını İhlal Eden Sağlık Torba Yasası İptal Edilmelidir

TTB ve TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) tarafından 7 Şubat 2014 tarihinde düzenlenen basın toplantısında, sağlık ortamına, sağlık hakkına, sağlık hizmetlerinin niteliğine, erişimine ve hekimlik mesleğinin temel ilkelerine zarar verecek olan Sağlık Torba Yasası’na tepki gösterildi.

TTB binasında düzenlenen basın toplantısına, Türkiye Psikiyatri Derneği'nden Meram Can Saka, Türkiye Acil Tıp Derneği'nden Engin Deniz Arslan, Türk Biyokimya Derneği'nden Damla Kayalp ,Türk Oftalmoloji Derneği'nden Huban Atila ile İzzet Can, Türk Toraks Derneği'nden Tansu Ulukavak Çiftçi, Türk El ve Üst Ekstremite Cerrahisi Derneği'nden Şadan Ay, Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği'nden Orhan Yılmaz, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği'nden İlhan Yetkin, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden Cemal Güvercin, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği'nden Füsun Çuhadaroğlu ve Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği temsilcileri ile TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan ve TTB-UDEK Genel Sekreteri Orhan Odabaşı katıldı. Basın toplantısında, Sağlık Torba Yasası içindeki "sağlıksız" hükümlerin Ana Muhalefet Partisi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ve Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilmesi istendi.

 

Basın Açıklaması

7 Şubat 2014

Sağlık Hakkını İhlal Eden Sağlık Torba Yasası İptal Edilmelidir

Türkiye'de sağlık ortamına zarar verdiğini gördüğümüz, bildiğimiz, yaşadığımız sağlık torba yasası Türk Tabipleri Birliği ile birlikte yurt içinden ve yurt dışından tepkilere rağmen 18 Ocak 2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Bu yasanın iptali için hazırladığımız, içinde Anayasaya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırılık gerekçelerini içeren dosyamızı Ana Muhalefet Partisi'ne verdik. Şimdi Türkiye'deki ve tüm Dünya'daki hekimlerin, sağlık çalışanlarının beklentisi bu torba yasada yer alan ve sağlık hakkını tehdit eden hükümlerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesidir.

Bu yasayla;

·         "Tam Gün" adı altında aslında sadece hekimlerin bağımsız çalışması yasaklandı. Öğretim üyelerinin özel sektöre pazarlanmasını, hastaların ödemek zorunda bırakıldıkları yüksek ücretlerden özel hastane patronlarıyla birlikte Devlet'in de para kazanacağı düzenleme yapıldı. Tıp ve Diş Hekimliği fakülteleri öğretim üyelerinin ayrımcı nitelikte hak kayıplarına yol açıldı.

·         "Ruhsatsız sağlık hizmeti" adı altında bir suç icat edildi, hiç bir çıkar gözetmeden insanlık yararına sağlık hizmeti veren hekimlere, sağlık çalışanlarına, bu hizmetin verilmesini sağlayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar (2 milyon TL) idari para cezası verilmesine neden olacak düzenleme yapıldı. Belirtmek isteriz, 20 bin güne kadar adli para cezası Türk Ceza Kanunu’nda 2 suç için verilebilmektedir. Uyuşturucu imal etmek ve ticaretini yapmak ile suçtan kaynaklı mal varlığını aklamak. İnsan ticaretinin, organ kaçakçılığının cezası bile 10 bin güne kadardır. İnsanlık yararına hekimlik faaliyetinin bunlarla bir tutulması moda terimiyle “zamanlaması manidar”dır.

·         Üniversiteye uğramadan, öğrenci, asistan yetiştirmeden akademik unvan kazanılmasının önü açıldı.

·         Sözleşmeli öğretim üyeliğinin önü açılarak akademik özgürlüğü ve üniversitede fiilen çalışan akademisyenlerin özlük haklarını, bilimsel özerkliklerini tehdit eden düzenleme yapıldı.

·         Aile hekimlerine nöbet zorunluluğu getirilerek, diğer düzenlemelerle birlikte sağlık çalışanlarına 7 gün 24 saat çalışma koşulları dayatıldı.

·         Daha önce Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği çalıştığı yerde ikamet mecburiyeti başka ifadelerle aynen geri getirildi, ortaçağ koşullarını andıran kurallar konuldu.

·         Mecburi hizmette "adam kayırma" düzenlemesi yapılarak, Türkiye'de tıp fakültesi okuyan, bu ülkenin insanlarına hizmet eden hekimleri adeta cezalandıran ayrımcı uygulama hayata geçirildi.

·         İşyeri hekimliği için sertifika zorunluluğu delinerek, kamudaki hekimlere ve aile hekimlerine mesai saatlerinden sonra taşeron şirketlere teslim edilen sistemde çalışma "ayrıcalığı" getirilerek işçi sağlığı ve işyeri hekimliği değersizleştirildi.

·         Sağlıkta şiddetin önlenmesine gerçekten katkı sağlayacak, beklenen yasa yerine görüntüde kalan bir düzenleme getirildi.

·         Kurum hekimlerinin mağduriyetlerini giderecek adımlar atılmadan daha da yoksullaşmalarına yol açacak düzenleme yapıldı.

 

Bu torba yasayla tıp eğitimindeki bozulmadan asistanların sorunlarına, başta emekli hekimler ve sağlık çalışanları olmak üzere yaşanan ücret adaletsizliğine, performans sisteminin yarattığı tahribattan taşeronlaşmaya kadar sağlık alanında derinleşmiş yaralara merhem olacak bir düzenleme yoktur.

Tekrar ediyoruz, biz bu ülkenin hekimleri olarak mesleğimize, işimize, iş güvencemize, halkın sağlık hakkına sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Hekimlik mesleği, sağlığımız ve halkın sağlık hakkı adına acil beklentimiz sağlık torba yasası içindeki "sağlıksız" hükümlerin Ana Muhalefet Partisi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ve Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilmesidir.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

 

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu

Yasanın iptali için Ana Muhalefet Partisi'ne sunulan dosya için