YÖK Yürütme Kurulu Anayasa ve TBMM'nin üzerinde midir?

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütün üniversite rektörlüklerine  gönderdiği 4.11.2013 tarihli yazı ile Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun 02.10.2013 tarih ve 30 sayılı kararını gereği için tebliğ etmiştir.

Yükseköğretim Yürütme Kurulu;  657 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca memurların tacir ve esnaf sayılmayı gerektiren işler yapamayacağını, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacağını, bu kapsamda   öğretim elemanlarının mesai saatleri dışında muayenehanede, özel hastanede ya da vakıf üniversitelerinde  mesleğini icra edemeyeceğine “hükmet” miştir.

Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun bu kararını  neden ve neye dayanarak aldığını çözebilmek imkansızdır. Çünkü;

  • Hekimlerin tacir ve esnaf sayılmasına ilişkin bölümünün genel yaşam bilgilerine aykırılığını bir yana bıraksak,
  • 1219 sayılı Yasa ve Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün hekimliğin tacirlik ve esnaflıkla birleşemeyeceğine ilişkin açık normlarının varlığını görmezden gelsek,
  • Kararlarını dayandırdıkları maddeleri getiren 650 sayılı KHK hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlamasak,
  • Anayasa Mahkemesinin 650 sayılı KHK’dan evvel, aynı yasakların getirildiği 5947 sayılı Yasa ile getirilen aynı yöndeki hükümleri  16 Temmuz 2010 günü iptal ettiğini unutsak, 
  • Hatta Sağlık Bakanlığının, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararının sadece üniversite öğretim elemanlarına bu hakkı tanıdığına ilişkin 16 Temmuz 2010 günlü açıklamasını hafızalardan silsek,
  • Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında tıp fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışan doktorların kazandıkları farklı ve özel statünün dikkate alınması gerektiğine buna aykırı işlem ve yönetmelik hükümlerinin hukuka aykırı olduğuna dair;  Danıştay 5. Ve Danıştay 10.Dairelerinin 2011 yılında verdikleri kararlarını da yok saysak, 
  • Öğretim üyelerinin bireysel olarak açtıkları davalarda verilen çok sayıda idare mahkemesi kararını da hiç verilmemiş kabul etsek, 

Bütün bu hukuksal ve sosyal imkansızlıkları aşabilsek de, YÖK Yürütme Kurulu Kararı yine hukuka uygun hale gelmezdi. Çünkü aşağıdaki sorular hala YÖK Yürütme Kurulu’nun cevabını bekliyor olacaktı:

  • Acaba 2547 sayılı Yasa’nın 36. Maddesi ve 657 sayılı Yasa’nın 28. Maddesinde var olduğu söylenen yasaklar yalnızca hekim ve diş hekimi öğretim üyelerini mi kapsıyor? 
  • YÖK yürütme Kurulu özel olarak hekim ve diş hekimlerini cezalandırıp, diğerlerini koruyamayacağına göre başka mesleklerden öğretim üyeleri şirketlere danışmanlık yapıyorsa, serbest meslek icra ediyorsa, kanun  onlara muafiyet mi tanıyor? 
  • Madem  yalnızca tıp ve diş hekimliği fakültelerindeki öğretim üyelerinin mesai sonrası çalışmasını yasaklamak için mevcut hukuk kuralları yeterli ise; 20 Hazirandan bu yana TBMM Başkanlığı’na oradan da TBMM Genel Kurulu’na gönderilen ve kısaca ‘Sağlık Torba Tasarısı” diye bilinen Tasarının içindeki maddelere neden ihtiyaç var?
  • Torba Tasarıda YÖK Yürütme Kurulu’nun “çözdüğü” meseleyi çözmek için  gereksiz bir Yasama faaliyeti mi yürütülüyor?
  • YÖK Yürütme Kurulu, Anayasa’nın 138. maddesinde yargı kararlarının; 153. maddesinde ise Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama ve yürütme organı açısından bağlayıcı olduğunu, Anayasa'nın 2. Maddesi uyarınca yürütme organlarının hukuka aykırılığı saptanmış işlemleri tesis etmemesi gerektiğini bilmiyor mu? 
  • Yoksa YÖK Anayasa ve Yasama Organın da üzerinde mi? 

Son olarak YÖK Başkanı Sayın Gökhan Çetinsaya’dan aşağıdaki sorulara da yanıt bekliyoruz;

Tıp Fakültelerinin temel sorunu mesai içi ya da mesai dışı çalışmanın yasaklanması mıdır? 

Döner sermayeden performansa dayalı ücretlendirme, akademik gereklilikleri çiğneme pahası sürdürülen kadrolaşma, üniversitelere kamu bütçesinden ayrılan payların azaltılması, üniversitelerin ticarileşmeye zorlanması, tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin içinde bulunduğu ciddi eksiklikleri öncelikli sorun olarak görüyor musunuz?

Tıp eğitiminin gereklerine, hasta yararına klinik kararların özgürce verilebildiği, toplum yararına bilimsel çalışmaların yapılabildiği özerk çalışma ortamlarına, mesleki bağımsızlık ve bilimsel özerkliğin sağlandığı bir Üniversiteye ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?

Öyle ise bütün tıp ve tıpta uzmanlık öğrencileri, hekimler, öğretim üyeleri ve iyi sağlık hizmetine ihtiyaç duyan toplum adına, YÖK Yürütme Kurulu’nun bu konudaki adımlarını görünür kılmasını bekliyoruz.

Türk Tabipleri Birliği 
Merkez Konseyi

 

TTB Hukuk Bürosu tarafından hazırlanan öğretim üyelerinin verebilecekleri başvuru dilekçesi örneği için tıklayınız.