Üniversite Değerlerini Hiçe Sayanlar ODTÜ Rektörü Ve Hocalarına Ders Vermeye Kalkıyor!

altTürk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 2. Başkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen, 18 Aralık"ta ODTÜ"de yaşananlar sonrası ODTÜ yönetimini ve yaptığı açıklamayı kınayan üniversite yönetimlerinin birçoğunun ortak özelliklerinin “üniversite değerleri ve liyakatı hiçe saymaları” olduğunu söyledi.

Konu ile ilgili 2 Ocak 2013 tarihinde TTB ve Ankara Tabip Odası (ATO) tarafından basın toplantısı düzenlendi. TTB’nde düzenlenen basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, ATO Başkanı Prof. Dr. Özden Şener, Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, Prof. Dr. Okan Akhan ve Doç. Dr. Özlem Azap katıldı.
Basın toplantısında ortak açıklamayı okuyan TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Prof. Dr. Gülriz Erişgen, üniversiteleri iktidarın arka bahçesi haline getirme çabalarına karşı mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek şunları söyledi: “Üniversiteler bilimin üretildiği, insanların sorgulamaktan, düşünmekten ve düşüncelerini ifade etmekten korkmadığı yerlerdir. ODTÜ ve değerlerine sahip çıkan üniversitelerimiz iktidarın her yeri ele geçirme hayalinin tutmayacağı yerlerdir. Türk Tabipler Birliği olarak boyun eğmeyen, aydınlık insanların üniversitelerine sahip çıkma mücadelesini destekliyoruz.  ODTÜ"de yaşanan polis şiddetini kınadığımızı bir kez daha belirtiyor; ODTÜ rektörlüğü, öğretim elemanları, öğrenci ve emekçilerine dayanışma duygularımızı iletiyoruz.”

BASIN AÇIKLAMASI
02.01.2013

ÜNİVERSİTE DEĞERLERİNİ HİÇE SAYANLAR ODTÜ REKTÖRÜ ve HOCALARINA DERS VERMEYE KALKIYOR!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın binlerce polis, zırhlı araç, ses ve gaz bombaları eşliğinde ODTÜ’ye geldiği 18 Aralık 2012 günü yaşananlar çeşitli biçimleri ile gündemimizde yer aldı. 

Hükümetin savaş politikalarına karşı yürümek isteyen öğrencileri, polisin üniversiteyi adeta savaş alanına çevirerek engellemesi ile bir ileri demokrasi örneği daha yaşadık. Öğrenciler yaralandı, gözaltına alındı.

ODTÜ yönetiminin “şiddet içermeyen, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan, eğitim ve araştırma faaliyetlerini engellemeyen ve çevreye zarar vermeyen protestoları özgürlük ortamının bir parçası olarak görüyoruz” açıklamasına karşı Başbakan’ın ODTÜ’yü, hocalarını, öğrencilerini ve üniversiteyi küçük düşüren içerik ve tarzdaki açıklamaları ile Başbakan’ın özgürlük, bilim ve üniversite anlayışını bir kez daha gördük.

Başbakan bu açıklamaları yaparken bir grup rektör ve üniversite yönetimi de ODTÜ yönetimini kınayan biçimde açıklamalar yaptı.

Kimlerdi bu üniversite rektörleri ve yönetimleri?

Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü, geldiğinden beri Üniversite’de yaşattıklarıyla dikkat çeken, yılların üniversitesinde yetişmiş kadrolar yok gibi, öncesinde bürokratlığını yaptığı Sağlık Bakanlığı’ndan atamalar yapan, anabilim dallarının bilgisi olmadan kadrolar ilan eden, Kastamonu Tıp Fakültesi üzerinden Ankara’daki anabilim dallarına öğretim üyeleri yerleştiren, bir bakan çocuğunun yatay geçişiyle gündem yaratıp “haberi sızdıranı bulma” telaşıyla bütün tıp fakültesine soruşturma açtıran bir rektördür. ODTÜ olayında kınayanların başında yer bulması tanıyanlara şaşırtıcı gelmemiştir.

Daha Neler Göreceğiz? Üniversitede bir saat ders vermeden, önce profesör sonra rektör olanlar ODTÜ Rektörü’ne Rektörlük Öğretiyor!

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, ne yazık ki noter tasdikli atama skandalına imza atan, yargı kararlarına rağmen yargıyı hiçe sayarak gereğini yapmayan, Sağlık Bakanlığı üst düzey kadrolarına akademik ünvan ve kadro dağıtmasıyla tanınan, Ankara’ya sığamayıp Erzurum’da yaşayanlara dahi kadro verebilen bir üniversitemizdir. Bu üniversitemizin rektörü hiç uğramadığı Sakarya Üniversitesi’nden önce profesör, iki ay sonra da rektör olmuştur. İktidar partisiyle akrabalık ilişkisi basında yer bulmuştur. Şimdi, ODTÜ gibi saygın bir üniversitenin rektörünü kınayanlar arasındadır. İnsaf dedirtecek cinsten bir durumla karşı karşıya olduğumuz ortadadır.

ODTÜ’yü kınayan rektörlerin içinde Kafkas Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi gibi kadroları üniversiteye uğramadan, emek vermeden, bulundukları pozisyonu, bazıları birden fazla olan pozisyonlarını bırakmadan profesör olanlarla doludur. Hatta İstanbul Üniversitesi gibi Hemşirelik bölümünden, Kırklareli Üniversitesi gibi Sağlık Yüksekokulu’ndan çok sayıda tıp profesörü yaratanlar bile vardır. Çok açık ki bu rektörlerimizin böylesi adımlar atarken dönüp kendilerine bakmalarında büyük yarar bulunmaktadır.

ODTÜ’yü kınayanlar listesinde adı bir akademik ya da bilimsel başarı ile anılmamış, hatta birçoğunda akademik ve bilimsel çalışmaların başlamadığı yandaş kadrolaşma ile ünlü birçok üniversite de vardır.

Bu üniversite yönetimlerinin, onları atayanların beklediği yönde, üniversiteyi üniversite yapan değerleri, liyakatı hiçe sayan uygulamalar yaparken “şiddet içermeyen, başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayan, eğitim ve araştırma faaliyetlerini engellemeyen ve çevreye zarar vermeyen protestoları özgürlük ortamının bir parçası olarak görüyoruz” şeklindeki bir açıklamayı kınamalarını kabul edemiyoruz.

Üniversiteler bilimin üretildiği, insanların sorgulamaktan, düşünmekten ve düşüncelerini ifade etmekten korkmadığı yerlerdir. ODTÜ ve değerlerine sahip çıkan üniversitelerimiz iktidarın her yeri ele geçirme hayalinin tutmayacağı yerlerdir.

Türk Tabipler Birliği olarak boyun eğmeyen, aydınlık insanların üniversitelerine sahip çıkma mücadelesini destekliyoruz.  ODTÜ"de yaşanan polis şiddetini kınadığımızı bir kez daha belirtiyor; ODTÜ rektörlüğü, öğretim elemanları, öğrenci ve emekçilerine dayanışma duygularımızı iletiyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

ANKARA TABİP ODASI