Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası

Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), 16-22 Kasım Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. 16 Kasım 2015 tarihinde TDB Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısına TDB Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Ankara Dişhekimleri Odası Genel Sekreteri Neslihan Sevim, Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener ve Türk Toraks Derneği Gelecek Dönem Başkanı Prof. Dr. A.Fuat Kalyoncu katıldı.

Ağız diş sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Taner Yücel; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI) raporları ile ortaya konan diyabet, kalp damar hastalıkları, üst solunum yolu hastalıkları ve kanser gibi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ile diş çürüğü ve diş eti hastalıkları gibi ağız hastalıklarının meydana gelme nedenlerinin aynı olduğu konusundaki bilimsel gerçeğe dikkat çekti.

Yücel; “Her yıl 36 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan bu hastalıklar ile diş çürüğü ve dişeti hastalıklarının ortak risk faktörlerine sahip olması, meydana gelen ölümlerin 2/3’sinin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmesi ve DSÖ tarafından bu hastalıklar ile mücadelede gelecek 20 yıl içinde 47 trilyon dolar kümülatif harcama yapılacağının rapor edilmiş olmasının ülkelerin siyasilerinin ağız-diş sağlığı konusuna daha fazla eğilmelerini kaçınılmaz kılmaktadır. Zira ülke ekonomilerinde artan sağlık harcamaları nedeniyle karşılaşılacak sorunların önüne geçilebilmesinin ve ekonomik anlamda tasarruf sağlanabilmesinin en önde gelen unsuru, tüm sağlık uygulamalarında olduğu gibi ağız-diş sağlığı uygulamalarında da öncelikli olarak koruyucu temelli yaklaşımların benimsenmesi şeklinde olmalıdır.” diye konuştu.

Ülkemizdeki ağız diş sağlığı hizmetlerinin % 50’lere varan oranda Sağlık Bakanlığı ve üniversiteler tarafından kamu eliyle verildiğini ifade eden Yücel, “ancak bu ADSM’lerde görev yapan meslektaşlarımızın verdikleri ağız-diş sağlığı hizmetlerine bakıldığında çocuklara verilen koruyucu tedavi hizmetlerinin % 2 gibi düşük bir oranda olduğu buna karşın başta çekim ve protez olmak üzere diğer tedavi edici hizmetlerin daha yüksek oranlarda yer aldığı görülmektedir” dedi.

Yücel, bu kurumlarda görev alan dişhekimlerinin artan talebe ve siyasiler tarafından oluşturulan“performans” sistemine bağlı olarak nitelikli ve üstün kaliteli ağız-diş sağlığı hizmetlerini, sahip olamadıkları “zaman” nedeniyle yeterli ölçüde gerçekleştiremediklerini,  günde 30-40 hastaya bakmak zorunda kalan dişhekimlerinin günde  ihtiyacı olan sürenin 15,7 saat olduğunun altını çizdi.

Türk Dişhekimleri Birliği’nin toplumun ve bireyin ağız diş sağlığının iyileştirilmesinde ve nitelikli dişhekimliği hizmetinin oluşmasında “bilimsel temelli, koruyucu ağız diş sağlığı politikalarını oluşturulması ve hayata geçirilmesini”  savunduğunun altını çizen Yücel;  “Bu amaç doğrultusunda, ülkenin tüm dişhekimlerinden kamu ve özel ayrımı yapılmaksızın faydalanılmalı, tüm dişhekimlerinin iş gücü devreye sokulmalı ve öncelikle çocuklarımızdan başlamak üzere koruyucu ağız-diş sağlığı hizmetlerine Türkiye’nin her yerinde ulaşılabilecek şekildeki ulusal bir politika yürütülmelidir.” dedi.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Prof.Dr. Özden Şener de yaptığı konuşmada sağlığın bir bütün olduğunu vurgulayarak sistemik hastalıklarla  ağız diş sağlığı ilişkisinin önemine değindi. Şener; tıpkı dişhekimliğinde olduğu gibi genel tıpta da performans sisteminin hekimleri zorladığını, aslında Prof.Dr. Taner Yücel tarafından dile getirilen sürelerde yapılanın hekimlik değil sihirbazlık olduğunu, yetkililerden her hastaya yeteri kadar süre ayrılabileceği bir sistem talep ettiklerini ifade etti.

Türk Toraks Derneği Gelecek Dönem Başkanı Prof.Dr.A.Fuat Kalyoncu da, tıpkı Prof.Dr.Özden Şener gibi  kamuda çalışan dişhekimlerinin günde 30-40 hastaya bakmasının gerçekten de hekimlik değil sihirbazlık olduğu benzetmesine katılarak  genel sağlık-ağız diş sağlığı ilişkisine değindi.

Son olarak söz alan Prof.Dr.Taner Yücel, diş çürüğü ve diş hastalıklarının sayısal olarak görünür olduğunu ancak ciddiyeti ve hastalık yapma potansiyelinin toplumda ve siyasiler nezdinde yeterince anlaşılmadığını, bu konuda farkındalık sağlanması için değerli basın mensuplarının da desteği ile mücadele etmeye devam edileceğini söyledi.

Basın metni için tıklayınız.

ADS Yönetmelik Uygulamasındaki Sorunlar için tıklayınız.