e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Nisan 2002  Sayı: 89

 

Hangi projenin parçası ve ne sağlayacak?
SB Hastanelerinde Özel Sağlık Hizmetleri Uygulaması

"-Ameliyatım özel tarifeden, anestezim normal, kan glukozum özel, kan kültürüm normal tarifeden olsa olmaz mı doktor?

 -Olmaz öyle şey, oldu mu hepsi özel olsun.

-Param yetişmiyor doktor bey.

-Peki peki ne de olsa Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Bizim ameliyatı özelden yapalım da gerisini normalde hallederiz.*"

3.gif (44608 bytes)*(“Hayali” bir konuşma olsa da aile planlaması hizmetleri için hekim ve sağlık çalışanlarına -Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan dökümanda- para alabilmek için “bu size özel başkası duymasın” aklını veren bakanlık -muhtemeldir ki- özel sağlık hizmetlerinde bütün başlıklarda parası yetmeyen vatandaşla ilişki içinde yukarıda örneği verilen diyalogları genelge ederek yol gösterebilir).

Sağlık Bakanı Mart ayı başında düzenlediği bir basın toplantısıyla hekimlere, sağlık çalışanlarına ve halkımıza yeni bir müjdeyi verdi; bundan böyle Sağlık Bakanlığı hastanelerinde (100 ve üzerinde yatağı olan) saat 16.00’dan sonra özel hasta muayenesi yapılabilecekti!

Basın toplantısında “en temel insan hakkı olan sağlık hakkı”  diye başlanmış olup “ülkemizde sağlık hizmetlerine çok az kaynak ayrılabildiği... bu kaynakların mevcut durum itibarıyle artırılmasının mümkün olmadığı” (neden acaba?) söylendi. En temel insan hakkı olan sağlık hakkına vatandaşın nasıl ulaşabileceğini sürekli düşünen bakanlık çözümü de bulmakta zorlanmıyordu: “Mevcut durum itibariyle” hükümet sağlığa kaynak ayıramamakta idi ama vatandaş ayırabilirdi, çünkü kriz onu etkilememişti! Ayrıca en temel hakkına kavuşabilmek için  para ayırabilmeliydi vb... Elbette bakanlık sorumluluktan kaçmayarak usul ve esasları belirlemiş ve “Sağlık Bakanlığı’na Bağlı Hastanelerde Özel Sağlık Hizmetleri Verilmesine Dair Yönerge”yi hazırlamıştı. Böylece “vatandaşlarımıza (siz bu vatandaşları az-çok parası olanlar diye okuyun -TD-) bekletilmeksizin, güleryüzlü, kaliteli ve etkin bir sağlık hizmeti sunulması” sağlanabilecekti. “Diğer taraftan bu uygulama ile ... sağlık personeline.. ek ödeme ile... hasta memnuniyeti yanında sağlık personelinin de memnuniyeti sağlanmış olacak”tı. Kısacası Sağlık Bakanlığı daha ne yapsındı? Alan memnun veren memnundu, buna da söylenecek bir şey bulunamazdı herhalde... Yine de akla gelen bazı sorular olmuyor değildi. Örneğin Samsun’dan Dr. İrfan Dönmez akla gelen ya da dile getirilen kimi soruları ve  uygulamaya yönelik kaygıları şöyle toparlamıştı:(kısaltarak veriyoruz)

“* Hizmetin özel olmasını belirleyen, bu hizmetin  mesai dışı sürelerde olması ise bu hizmete özel diyebilmek ve hizmeti alacaklardan ilave ücret talep etmek haklı bir talep olamaz.

 *Tüm insanların katkı ve vergileriyle kurulmuş bulunan devlet hastanelerinde verilmekte olan hizmetlere çifte standart getirilmektedir. Hastalar özel ve normal olarak kategorize edilmektedir. Halbuki sunulan sağlık hizmetinde çifte standart ve çifte kalite olamaz. Adeta sağlık hizmeti alacak vatandaşlar ekonomik durumlarına göre sınıflandırılmaktadır.

*Eğitim ve araştırma hastaneleri ile normal devlet hastaneleri çalışanları arasında da ikilik ve ayırımcılık yaratılmaktadır. Hem bu her iki tip hastaneye de başvuran hastalar, hem de bu hastanelerde çalışan hekim ve diğer personelin sundukları sağlık hizmetlerinin kalite olarak hiçbir farkı yoktur. Bu nedenle farklı katsayılar uygulanması kabul edilemez.

Uygulamanın yapılacağı hastanelerde özel hizmet almak isteyen vatandaşlara bu hizmeti verecek personel aynı, hizmetin gerçekleşeceği fiziki mekan ve alt yapı imkanları aynıdır.Bu durumda hangi farklılıktan dolayı hastalardan ilave ücret talep edilecektir.

*Yönergenin 6. Maddesi son paragrafında “Mesai saatleri içinde polikliniklere başvuran hastalar, hiçbir surette özel sağlık hizmetlerine yönlendirilemez ve bu hizmetten faydalanmaya zorlanamaz” denmektedir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin hiçbir şekilde etkin ve verimli bir şekilde verilmediği ülkemizde bu sebepten dolayı  ikinci basamak sağlık hizmeti vermekle yükümlü devlet hastaneleri polikliniklerinde gereksiz hasta yığılmaları ve kalabalıklar oluşmaktadır. Esasen sevk zincirine uymadan ve sevk olmaksızın doğrudan keyfi bir şekilde devlet hastanesi polikliniklerine başvuran bu hastaların %90’ının muayene ve tedavi olacakları yerler sağlık ocaklarıdır. Hal böyle olunca iş yoğunluğu nedeniyle ;örneğin bir dahiliye polikliniğinde bir hekim günde ortalama 100 civarında hastaya bakmak durumunda kaldığı için zaten hastalar otomatikman hiçbir hekim ve personel zorlamasına ihtiyaç kalmadan özel muayeneye zorlanmaktadırlar.

*Büyük bir ekonomik krizin yaşandığı ve vatandaşın normal Bağkur primlerini dahi ödeyemediği bir ortamda hastalar ilave ücretleri nasıl ödeyeceklerdir?Örneğin yama kullanılarak yapılan bir kasık fıtığı ameliyatının ameliyat ve anestezi ücreti toplamı 487 Milyon TL dir.Özel hizmet fiatları hesaplanırken bu miktarlar iki ile çarpılacağına göre hastadan bir ilave 487 Milyon TL daha istenecektir. Bu miktarı kim ve neden ödesin? Maliyet-fayda oranı gözetildiğinde sonuçta hastaya bu ödeyeceği miktarı haklı gösterecek bir avantaj sağlanamayacaktır.

*Muayenehanesi olan bir hekimin özel sağlık hizmeti vermesi durumunda aylık bazda maksimum alabileceği ek ödeme miktarı sınırlandırılmış olup en fazla 1-1.5 Milyar TL. dolayında olabilecektir. Hastanelerin yetersiz alt yapıları ve yatak sayıları göz önüne alındığında (özellikle cerrahi branşlar dışında) hekim maksimum eforu gösterse dahi parasal olarak bu meblağa ulaşması mümkün değildir.

*Yardımcı personele yapılan ek ödeme %20’yi geçemeyecek olduğundan bir yardımcı personelin yıllık alabileceği ek ödeme miktarının  çok düşük olması yardımcı personelin özel sağlık hizmetlerine katılmayacağı anlamını taşır. Oysa sağlık hizmetleri bireysel değil ekip halinde verilen hizmetlerdir. Örneğin bir ameliyata giren hemşire sayısı 3 olduğunda hemşirelik payı olan %15 pay bu hemşireler arasında pay edildiğinde komik meblağlar ortaya çıkmaktadır. Bu ücretler özel sağlık hizmeti verecek personeli özendirici ve teşvik edici olamaz.

*Özel poliklinikte muayene olan bir hastanın tetkiklerinin de özel statüden yapılması gerekir. Oysa hasta masraftan kaçınmak için ertesi gün normal yollardan bu tetkiklerini yaptırmak isterse o durumda röntgen ve laboratuvar personeli mağdur olabilir.

 

*Yönergede özel sağlık hizmetlerinin ücretinin hastalardan peşin olarak alınacağı belirtildiği halde   “Ödeme Zamanı” ile ilgili 15. Maddede “döner sermaye gelirlerinin tahsilatında gecikme olması halinde tahsilat yapıldığı zaman ödeme yapılır” şeklinde bir ibare bulunmaktadır. Bu çelişkili bir uygulama olacağını düşündürmektedir... Tahsilatın çoğu kez yapılamayacağı ve özel hizmet veren personelin mağdur olma ihtimali çok yüksektir.

*Yönergede yeşil kartlı hastalarla ilgili olarak uygulamanın nasıl olacağına dair hiçbir madde yoktur... Şu andaki yeşil kart mevzuatına göre yeşil kartlı hastalar ancak genel hasta odalarına yatırılarak tedavi edilebilmektedirler. Hal böyle olunca yeşil kartlı hastaların özel sağlık hizmetlerinden yararlanamayacakları sonucu ortaya çıkmaktadır.

*Dahili branş hekimleri ile ilgili olarak polikliniklerde özel muayene yaparak bir ilave gelir elde etmeleri öngörülmektedir... Bu durumda dahili branş hekimleri de mağdur edileceklerdir.

*Ameliyatı özel olan bir hastanın anestezisinin de özel olması gerekmektedir. Ancak yönergede yine bununla ilgili bir madde bulunmamaktadır. Ameliyatını özel anestezisini özel istemeyen bir hastanın durumu ne olacaktır? Her türlü özel sağlık hizmetinin saat 16:00’dan sonra verileceği hükme bağlandığından bir özel ameliyat saat 16: 00’dan sonra yapılacak demektir. Bu durumda cerrah sorumluluğu üzerine alıp ameliyatı anestezi teknisyeni ile birlikte gerçekleştirmeye çalışsa dahi anestezi uzmanının müdahelesini gerektiren bir problem yaşandığında hangi anestezi uzmanı müdahele edecektir? Hastaneye çağrılan bir anestezi uzmanı “bu özel bir ameliyattır, gelmiyorum” dediğinde sorumlu tutulacak mıdır?

*Amaç sadece özel hastalara değil tüm hastalara yüksek standartta, kaliteli  adil ve eşit sağlık hizmeti sunmak olmalıdır... Ne vardiyalı çalışma uygulaması ne de devlet hastanelerinde özel sağlık hizmeti verilmesine olanak sağlayan düzenlemeler yaşanan sağlık problemlerini kalıcı olarak çözmeyeceği gibi bu sorunları ağırlaştıracaktır. Bu uygulamalarla ne hizmeti alanlar ne de hizmeti verenler mutludurlar. Ülkemizin şartları her ne kadar kendine özgü de olsa dünyanın hiçbir yerinde var olmayan ve uygulanmayan sağlık sistemleri ile ülkemizin sağlık problemlerini çözmek olası değildir.Birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev alacak kilit personel olan pratisyen hekimleri çalıştırmayacaksak onları neden yetiştiriyoruz ve neden istihdam ediyoruz? Her hekimin uzman olmak  gibi bir mecburiyeti hem de gereği ve de olanağı olamayacağına göre artık sağlık hizmeti deyince sadece hastaneleri anlamaktan süratle vazgeçmemiz gerekiyor.”

Peki, bu uygulama neyin bir parçası? Buna da gelecek sayıda yer vereceğiz. 

 

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön