Ana Sayfa | Eski Sayılar

Deprem bölgesinde ruhsal sorunlar
Dr. Şahika Yüksel*

Doğal afetler, krizin yaşandığı toplumun dengesini bozar. O toplumda ve bireylerde normal dengesinin sağlanması için temel kaynaklarla ilişki bozulmuştur. Yeniden dengenin - uyumun kurulabilmesi için kaynakların yeniden organize olması gerekmektedir. Doğal olarak, felaket o grupta yaşayan herkesi etkilediği gibi sağlık ekibini ve sağlık kurumlarını de etkiler. Bu dengenin düzelmesinde ruh sağlığı ile ilgili çalışmaların yeri önemlidir ve kriz çalışmaları temel örgütlenmesi içinde yer almalıdır.
17. Ağustos depreminde felaketten bölgede yaşayan sağlık ekibi ve kurumların önemli bir bölümü etkilenmiş ve iş göremez hale gelmiştir.  Deprem öncesinde, bölgedeki sağlık kurumları içinde  sadece Kocaeli Üniversitesi'ne bağlı Psikiyatri ve Çocuk Psikiyatri Birimleri ruh sağlığı ile ilgili bir ekip vardı. Bunun dışında devlet hastaneleri ve özel çalışanlar da dahil çok az sayıda psikiyatri uzmanı bulunmakta idi.  Yine depremden etkilenen bölgede travma ve felaket durumlarında çalışma deneyimi ve birikimi olan toplum içinde hizmet vermeyi ve bu konuda örgütlenmeyi bilen  ruh sağlığı uzmanı çok sınırlı idi. Bölgede klinik sorunları bilen ve bu konuda çalışma deneyimi olan psikolog, psikiyatri hemşiresi ve sosyal hizmet uzmanı da sayı olarak yetersizdi.  Yurt dışından acil devrede gelen hizmetler içinde psikososyal desteğin o kargaşa içinde (ortak bir kriz masası ve yönlendirme vs) eksikliği içinde işlevi çok sınırlı oldu. Oysa acil, kısa ve uzun devrede felaket sonrası ruh sağlığı elemanlarının kriz müdahalesi, yönlendirme, değerlendirme, risk gruplarını ayırma, danışmanlık ve tedavide önemli bir rolü vardır.
1999 Nisan ayında Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından yapılan  IV. Bahar Simpozyumu'nda: Türkiye'de  deprem sonrası  ruh sağlığı hizmetlerinde afet bölgesinde çalışan kişiler ve kurumlar yaptıkları çalışmaların bir değerlendirmesi yaptılar: Kısaca, çok sayıda afetzedede;
1-Travmaya başlı akut stres bozukluğu ve depresyon başı çekmek üzere danışmanlık ve tedavi gerektiren bozukluklar ve durumlar olduğu görüşü paylaşılmaktadır. Bu devrede sadece kendisi ve çevresi sorun bildiren kişiler görülmüştür. Riskli ve hasta grubun takibi yapılmamıştır. Sistemli kayıtlar tutulmamıştır. Hastalık oranı tam bilinmiyor ama edinilen izlenimin bu oranın azımsanmayacak miktarda olduğuna işaret etmektedir.
2-İlk devrede sessiz kenarda duran sorunlu kişiler kontrol edilmemiştir. Ruh sağlığı elemanlarnın bu devrede toplumu, küçük grupları bilgilendirmesi (psikolojik bilgilendirme) ve yazılı bilgi dağıtımı eksik kalmıştır. Türk Psikologlar Derneği bu konuda ivedi olarak devreye girmesi çok uygun olmuştur. Ancak, Psikologlar Derneği çalışmalarını hastaların-riskli grubun sağlık tedavi ekibi ile eşgüdüm içinde olamamıştır.
3-Bölgede yaşayan ruhsal sorunu olan eski hastaların tedavisi aksamıştır,
4-Göçük altından çıkarılan, yaralanan ve diğer tıbbı hastalıkları nedeni ile hastanede veya ayakta tedavi edilen tıbbı hastalarda tıbbı bakım sağlansa da psikolojik zorunlu gerekli destek  çok kere eksik kalmıştır;
5-Afet bölgesinde hizmet veren yerel veya dışarıdan görevlendirilen, gönüllü giden sağlık ekibi  ve kurtarma ekibi diğer çalışanları ağır travmatik olayların gözlemcisi ve aktörü olmuştur. Bu ekibi ikincil travmatik stres sorunlarından korumak, tükenme, için hiç bir önlem alınmamış. Koruyucu çalışmalar yapılmamıştır.  Dahası, görevlendirme ve gönüllü seçimi ile ilgili ekibe giren kişiler özel bir bilgilendirme olmadan yollanmıştır. Adayların kendilerinin duruma uyuma uygun olup olmadığı incelenmemiştir.
6-Afete uğrayan bölgede etkilenen nüfusun belirlenmesi gerekir. Konu ile ilgili benzer çalışmaların bilimsel verilerine bakarak, bugün psikososyal danışmanlık veya tedavi ihtiyacı olan afetzedelerin oranının, deprem bölgesi nüfusun 1/3- 2/3 ün oluşturduğu  ileri sürülebilir. 17 Ağustosla iligili elimizde net sayılar yok. Ama 8-11 aylar arasında Adapazarı bölgesinde 500 kadar kişi depreme bağlı ruhsal sorunlar açısından taranmıştır. Kendileri açıkça ruhsal bir sorun bildirmeyen bu grubun yaklaşık % 70'inin psikososyal desteğe  ihtiyacı sonucuna varılmıştır  (ADASTEP Projesi Yüksel ve ekibi 2000).
Acil devre akut ruh sağlığı sorunları ile daha çok, kendi kurumlarından görevlendirilen, ama çok kez kendileri gönüllü olarak giden. yetişmiş uzmanlar ve Türk Psikologlar Derneği gönüllüleri tarafından sağlanmağa çalışıldı
Türkiye'de 1500 kadar psikiyatr vardır. Bu uzmanların ve uzmanlık öğrencilerini pek çoğu üç büyük kentte  çalışmaktadır. Bu grubun yaklaşık yarısı Istanbul'da özellikle de Bakırköy Ruh Sağlığı Hastanesi'nde çalışmaktadır. Kamu görevlisi olarak çalışanların zorunlu görevlendirilmeleri kendilerine çok kez danışmadan, koşulları uysun uymasın yapılabilmesi ayrı bir problem olabilmektedir. TPD bu görevlere gönüllülerin seçimi ve uygun değerlendirme ve danışmanlık hizmeti vermede üyelerinin ortak davranmasını kolaylaştırıcı çabaları olmuştur. Bunların daha sistemli olarak yürütülmesi planlanmaktadır.
Ruh sağlığı ile ilgili mesleklerin tümü felaket sonrası ruh sağlığı ile ilgili eğitim sistemli olarak eğitim programlarında yer almamıştı. Örneğin; 17 ağustos öncesinde tüm psikiyatristlerin üyeliğine açık olan ve 20 den fazla çalışma birimi olan Türkiye Psikiyatri Derneği'nin (TPD) olağandığı koşullarda çalışmak üzere tanımlanmış, ivedi olarak devreye girebilecek, bir çalışma grubu yoktu. Depremin hemen ardından TPD'nin farklı kentlerde bulunan şubelerinde konu ilgili yapılabilecekler doğrultusunda ilgili kişiler toplandı. Resmi olarak  ''Afet Psikiyatrisi ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi  APRSÇB'' 2 Ekim1999'da kuruldu APRSÖB, kendini bir hizmet birimi olarak tarif etmemektedir. Ancak başka felaketlerle, olağandışı durumlara karşı ortak bir eylem planı çevresinde çalışmaların örgütlenmesinde  çalışmaktadır.
APRSÇB acil, kısa ve uzun devrede  meslek içi eğitimin temel çalışma hedefi olarak seçilmiştir. Meslek içi eğitimle ilgili farklı eğitim toplantıları düzenlemiştir. Bu toplantılar içinde TTB ODD çalışma biriminden Prof. Dr. Feride SAÇAKLIOĞLU  ve Halk Sağlığı Asistanı Dr.CAVİT IŞIK YAVUZ   Katılmıştır.
İçeriğinin standardizasyon çalışmaları devam eden eğitim toplantılarının genel olarak yararlı olduğu düşüncesindeyim. Ancak bu toplantıya katılan psikiyatr sayısı sınırlı kalmıştır.  I. Basamak sağlık hizmetleri ile ilgili eğitim planlanmış ama hala gerçekleşememiştir. Bunun gerçekleşmeme nedenleri aşılmalıdır. Önümüzdeki aylarda, ''Sosyal Hizmet Uzmanları'' ile eğitim çalışmaları planlanmıştır.
Öneriler:
1- Bir afetle başa çıkma ve bozulan dengenin yerine konmasında vazgeçilmez ön koşul önceden hazırlıklı olmaktır.  Bu tür bir birikim ancak bir bütünlük içinde işbirliği içinde yürütülebilir. Psikososyal desteği bu çerçeve içinde değerlendirirsek:
1.1-En iyi hazırlık  sistemli bilgi, eğitim ve deneyim 
1.2-Ekip çalışması esastır. Afet herkesi ilgilendirir. Mücadele ortak olabilir. Kriz grubunda sağlık ve ruh sağlığı hizmetleri bir arada çalışmalıdır.  Bunun için önceden ortak çalışmaya alışmak gerekir. Öneri öncelikle, TTB'nin ODDÇB ve TPD ARSÇB ortak bir plan içinde çalışmalıdır. Daha küçük bir bölgede model bir çalışma ve eğimin ortaklığına öncelik verilmelidir. Bu amaçla birimler arasında ortak bir toplantı ivedilikle yapılmalıdır. Bu birimler sosyal hizmetler uzmanları ve Türk Psikologlar Derneği ile de ruh sağlığı programı üzerinde çalışmalıdır.
1.3-Kayıt:Kendi çalışmalarımızı izlemek için basit bir kayıt ve takip sistemi geliştirilmelidir.  Böylece, standart bir değerlendirme tedavi takibi  mümkün olabilecektir. Ayrıca, risk gruplarını tanıma olanağa artacaktır.
Sayılan öneriler ve ilgili stratejiler ancak kumu kurumları ile işbirliği ile gerçekleşebilir. Açıkça, önerilerin esas olarak Sağlık hizmetleri içinde yer almak zorundadır. Bu da Sağlık Bakanlığı ile işbirliğini getirmek zorundadır. Kısa devrede,  I. Basamak sağlık hizmet birimleri çalışmaları konu ile ilgili bilgilendirilmeli ve şu anda ruh sağlığı konusunda hizmet veren birimler arasında  eşgüdüm sağlanmalıdır. Uzun devrede bu birimler o bölgedeki kurulacak ruh sağlığı birimleri ile işbirliği ile çalışmalıdır.
Tıp Fakültelerinde psikiyatri ders programlarına travmaya başlı ruhsal sorumlar mecburi olarak sokulmalıdır.
Sonuç olarak: Afet bölgesi  nüfusun azımsanmayacak bir bölümünün yaşanan travma ile bağlantılı olarak  ruh sağlığı sorunu var. Bölgede bu konuda tedavi edici uzman eleman yok. Veriler, sorunlar çok ağırlaşmadıkça, felaketzedelerin kendiliğinden yardım istemediğine işaret etmektedir. Bu talebi arttırmak için, toplumsal olarak konu ile ilgili bilgilendirme kampanyaları yapılmalıdır. Bölgede küçük grup toplantıları yapıldığında yararlı olduğu görülmüştür. Bu toplantıların devamı uygundur ayrıca yerel medya özellikle görsel basın bu amaçla kullanılmalıdır.
Çalışmalar felaketlerden sonra kalp krizi gibi bedensel hastalıklarının arttığını ve bu nedenle ölüm oranlarının bir kaç yıl sonra arttığını göstermektedir. En iyi ve zorunlu çözüm yolu I. Basamak sağlık hizmetleri çalışanlarının konudan haber olması ve eğitilmesidir.
Bilimsel veriler tedavi edilmeyen felaket mağdurlarının ruhsal sorunlarının  süregenleşebileceğini işaret etmektedir.  Altı aydan uzun sürdüğü zaman travmaya bağlı kronik travma sonrası stres bozukluğu denir. Açıkça büyük bir grup felaketzede tedavi görme haklarını kullanamıyorlar. Felaket mağdurlarının bir bölümünün  tedavisinde ilaca yer vardır. İlaç kullanılacaksa, anlık kaygı gidericiler değil artık yerleşmiş olarak tanımlatacağımız travma sonrası sorunlar için tedavi edici ilaçların uzun süreli kullanılması uygundur. İlaçlı veya ilaçsız olarak tedaviye alınanların aynı zamanda psikolojik, çok kere davranışçı-bilişsel ve/destekleyici bireysel veya grup psikoterapilerine de katılmaları gerekmektedir.  Psikoterapi imkansız olarak değerlendirilmemelidir. 3-6 ayda 5-10 görüşmenin hele grup ortamında hayli ekonomik olarak uygulanabildiğinin örneklerinin olduğu gözlenmiştir.
Tabii ki, ruhsal tedaviler ancak asgari insani yaşama koşulları olan bir zeminde sağlanabilecektir. Bunlar ivedilikle sağlanmadığı takdirde giderek büyüyen bir sağlık sorunu bizi bekliyor.
Bir yıl sonra felaketzedelere pisikososyal destek sağlanması öncelikli sorunlar arasındadır. Sağlanmaması bir ihmal anlamına gelir. Felaket mağduru bir kez daha mağdur edilmiştir.

* Istanbul Üniversitesi, Istanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD,
Istanbul-Psikososyal Travma Programı Başkanı (Ist-PSTP)