e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Nisan 2005  Sayı: 136

 

Karar hepimizin!

Değerli Meslektaşlarım,

Yıllardır sizlerle değişik nedenlerle paylaşmaya çalıştığımız olumsuz tablo, hız kazanarak tamamlanmaya çalışılıyor.

Başbakan'ın sık sık hekimleri rencide eden konuşmalar yapmasından, pratisyen meslektaşlarımın reçete

yazmalarının kısıtlanmasına; SSK dispanserlerinin kapatılmasından, şehir merkezlerindeki hastanelerin arazileriyle birlikte alışveriş merkezi yapılması icatlarına; eğitim hastanelerindeki 3 bine yakın uzman ve başasistanın

atamalarının gündemde tutularak en azından huzursuz edilmelerine; 15 yeni tıp fakültesi açılması planlarından, hastanelere gereksiz yere başhekim yardımcısı tayin edilerek kadro şişirilmesine; kalite çalışmaları adı altında sağlık kuruluşlarının yarının "sağlık piyasası"nda ayakta kalabilecek işletmelere dönüştürülmesine kadar

yaşananların hepsi bütünlüklü bir programın dışa vurumları…

Emin olun ki, bu program ilk kez Türkiye'de uygulanmıyor…

Ve bilmelisiniz ki, bu programın sonucu hekimler dahil sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu için

güvencesiz bir ortamda düşük ücretle daha uzun süre çalışmadır;

hatırlayınız dışardan hizmet satın alma adı altında hekim ve hemşire ihalesini.

Bu programın sonucu hakkımızda açılan davalar nedeniyle mahkemelerde sürünme/ceza almadır;

hatırlayınız yeni TCK ile çarpık bir zihniyet ile hazırlanan malpraktis yasa tasarılarını.

Bu programın sonucu işsizliktir;

hatırlayınız son 15 yılda açılan tıp fakültelerini ve hükümetin yeni açılacağını duyurduğu

15 yeni tıp fakültesi müjdesini.

Bu programın sonucu düşük emekli maaşı ile güvencesiz bir yaşlılığa mahkum edilmektir.

Hatırlayınız maaşlarınızın ne kadar az artırıldığını ve son düzenlemeyle

hekimlerin emeklilikte ikinci bir işte çalışmasının engellenmesini.

Peki, sağlık hizmetini alanlar için durum farklı mı?

Sağlık çalışanları ekmeğini hastasından çıkartmaya yönlendiriliyor.

Hekimlik uygulaması performansla şekillendirilmiş sağlık işletmelerinde,

asgari ücretli bile prim yani ek vergi vermek zorunda.

Hizmete ulaşabilmek için katkı payı ödemek zorunda.

Daha fazla hizmet isterse tamamlayıcı sigortalara ek para ödemek zorunda.

Kısacası daha fazla hastalık, cepten daha fazla para vererek daha az sağlık hizmetine ulaşabilme,

daha fazla ilaç ve teknoloji tüketimi ile ülkemizin daha fazla yoksullaşması.

Biliyorsunuz, son 1.5 senedir, bizleri oyalamak için Sağlık Bakanlığı bünyesinde performans uygulaması adı altında ek para veriyorlardı. Bugünlerde Sağlık Bakanlığı'na devrolunan SSK'deki meslektaşlarım ve sağlık çalışanlarının da umuduydu performans ödemeleri. Oysa ki şimdilerde hastanelerden yükselen sesler 2005'in sonunu bulmadan ödemelerin sıkıntıya düşeceğine işaret ediyor.

Anlaşılan o ki, hükümet bu işi bile yarattığı beklenti kadar sürdüremeyecek.

Değerli meslektaşlarım, karar sizin.

Türkiye'deki 100 bin hekimin en az 90 binine, 70 milyon insanın en az 65 milyonuna bugün yaşadığı olumsuz tabloyu bile aratacak düzenlemeler yaşama geçirilmekteyken, yapabilecek hiçbir şeyimiz yok mu?

Sadece dur demek değil.  Daha da ötesini; taleplerimizin gerçekleşmesini,

yani Türkiye için sağlıklı bir tıp ortamını oluşturmamızı kastediyorum.

Taleplerimiz belli. Karar sizin.

21 Nisan 2005 günü bütün sağlık çalışanları, sağlık çalışanlarının bütün örgütlü yapıları olarak, önce kendimize, sağlık hizmeti sunduğumuz halkımıza ve bizi daha olumsuz bir Türkiye sağlık ortamına götürmek isteyenlere bir arada olduğumuzu gösterelim. O gün, kendimize yakışan bir duyarlılıkla sağlık ocaklarından hastanelere kadar, sağlıkçının olduğu her yerde gerçekleri anlatıp taleplerimizi

başta yöneticilerimiz ve hükümet olmak üzere bir kez daha hatırlatalım.

Bu GöREV'i, taleplerimize hemen o gün akşam yetkililerden olumlu bir yanıt alamazsak

ısrarla devam edecek bir enerjiyle büyütelim, sürdürelim.

Hepimize kolay gelsin.

Dr. Füsun Sayek
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön