.......

.........
 
 
 
Günlüğümden


Bu ayki Günlüğümden sayfalarında, Gümüşhane Kelkit Sağlık Ocağı Hekimi  Dr. Özlem Bayraktar’ın anılarına yer veriyoruz. Sizin anılarınızı da bekliyoruz. Kendi sorunlarınızmış gibi görünenlerin pek çoğu aslında hepimizin sorunu. Çözümleri de paylaşalım.

 23 Mart Cuma
 Bir yıldan beri Gümüşhane’nin en büyük ilçesi Kelkit’te pratisyen hekim olarak çalışıyorum. Bu bir yılın olumlu ve olumsuz etkilerini çözümlediğimde mesleki ve karakter açısından gelişmelerimi önemli bir kazanç olarak görüyorum. 
 Fakültenin ilk yılında tıp sözlüğümün ön sayfasındaki söz dikkatimi çekmiş ama fazla ilgilendirmemişti. “Tıp okullarda bitmez ancak başlar.” Bu yolda mutlu bir pratisyen hekimim.
 Sağlık politikalarının, bakanlıkların, ocakların, hekimlerin, kendimin birçok eksiğinin olduğunu bilmeme karşın biraz çaba, sabır, idealizim en önemlisi sevgi, insan sevgisi ile düzeltilmeyecek hiçbir şeyin olmadığını, bir pratisyen hekimin nelere yetebileceğini, zor koşullar altında bile meslek bilinci ve onuruyla neler yapabileceğini, çözüm üretmedikçe sorun çıkarmanın hiçbir anlamının olmadığını, başka yaşamlara duyduğum sorumluluk arttıkça yaşantımın ne kadar anlam kazandığını öğreniyorum. 

 12 Mayıs Salı
 Çalıştığım ilçe olan Kelkit haritalarda her ne kadar Karadeniz Bölgesinde görünüp, her ne kadar halkı da Karadeniz’liyiz dese de tipik İç Anadolu motifleri taşıyor. İçten sıcak- iklim olarak değil doğal ki- bir o kadar içine kapanık ilginç özellikleri olan bir İlçe.
 Karasal iklimin egemen olduğu bölgede kar yağmaya kasım ayında başlayıp, nisanda kalkıyor. Bahar ve yaz kendini ancak bir kaç sıcak ay ile gösteriyor. Bu görkemli birkaç sıcak ay, size tüm kış yetiyor. 
 Toprak o kadar verimli ki yeşilden çok, renk cümbüşüne kesmiş kır çiçeklerini görüyorsunuz. Bu kır çiçeklerinin şımarıklığı kerpiç köy evlerinin duvar ve çatılarına kadar sürüyor.    Sonbaharda ise sarının parlaklığına ve bu rengin bu kadar tonunun aynı bitki üzerinde nasıl bulunduğuna şaşıyorsunuz. 
 Çoğu zaman çatısı gelincik tarlası gibi olmuş bir evde yaşayıp toprak duvarlarının köşelerinde maydonoz, soğan yetiştirmek gibi garip fantezilerimle arkadaşlarımı güldürsem de çoğunun aklına böyle bir düş soktuğuma inanıyorum. 
 Bu kadar verimli ve bağrında birçok şifalı bitki barındıran toprak kışın kar altında kaldığı için tarım pek gelişmemiş. Seracılık, kavakçılık ve hayvancılık destekleniyor. 
 Doğuya giden yolların üzerinde olması ticaret açısından ilçeyi biraz ‘dik’ tutuyor. İşsizlik nedeniyle bir çok köy boşalacak denli göç vermiş. Başta büyük şehirler olmak üzere dış ülkelerde de çalışan bir çok gurbetçisi var.
 Dar gelirli ve ‘bol’ gelirli insanlar arasında büyük uçurumlar var. Orta gelirli insan sayısı az. Ama sanılanın aksine gelir dağılımındaki bu düzensizlik halk arasında pek bir rahatsızlık yaratmıyor. Bunun nedenlerini çözmeye çalışıyorum. Bir nedenini ilçenin kadınlarının tek tıp giysi giymesine bağlıyorum. Bu kıyafet Kelkite özgü. ‘Çar’ denilen gri, beyaz ve siyah kareli dikdörtgen bir örtü. Gençler bu giysiye biraz soğuk baksa da, bu geleneği yaşatmak için özen gösteriyorlar.
 Dokumacılık Kelkit için çok önemli. Dünyaca ünlü Kelkit Zilli kilimleri, doğal kök boyalarla renklendirilmiş ipliklerle özenle örülüyor. Ne yazık ki tanıtımı tam yapılamadığı için çok az  üretiliyor zorunda kalınıyor.  
 Daha çok köylerde yaşıyan halkı, doğuştan müziğe ve sanata yetenekli. Bu özellikleri hazırlanan gecelerde gözleniyor. Bakkalı türküler söylüyor, fırıncısı, çöpçüsü folklor ekibi kurmuş. İtfayecisi org çalıyor. Sokakta gördüğüm iki üç gencin oluşturdukları tiyatro topluluğu benim bu görüşümü destekliyor.
 Özellikle saz ve türküler Kelkitliler için bir tutku. Hafta sonları mini mini çocukların boylarından büyük sazlarıyla sağa sola koşuşturmalarını zevkle seyredebilirsiniz. 
 Kendilerine özgü konuşmaları ve deyimleri var. Hızlı ve kısa cümlelerle konuşuyorlar fakat bu cümleleri yine kendilerine özgü vurgu ve hareketlerle süslediklerinde ortaya dinlemeye doyamayacağınız söyleşiler çıkıyor.
 

 14 Haziran Salı
 Halkı eğitime düşkün. Birçok milletvekili, doktoru, avukatı ve işadamı var. Bizim ocağımız çarşının biraz dışında bahçe içinde küçük sevimli bir ocak. Burada dört hekim, bir ebe, iki hemşire, iki hizmetli, iki sekreter, iki çevre sağlık teknisyeni birlikte çalışıyoruz. Günde yaklaşık 100-150 hastaya bakıyoruz. 
 İlçemizde bir devlet hastanesi, bir AÇS/AP merkezi de var. Bu küçük, özverili sağlık ordusu 15.000  nüfuslu halkın sağlık sorunlarına sabırla gayretle, iyi niyetle yetmeye çalışıyoruz. Uzman hekimlere gereksinme duyuyoruz. Bu nedenle çoğu hastamızı Erzincan ve Gümüşhane’ye sevk ediyoruz. 
 Sağlık Ocağı ve AÇS/AP hala sobalı. AÇS/AP merkezinin kontrasepsiyon ürünleri ve eğitimi açısından bir çok açığı var. Kelkit Merkez Sağlık Ocağına tam 38 köy bağlı. Tüm ağır kış koşullarına, olumsuzluklara karşın hiçbir aşımız aksamıyor. Okul taramaları, sağlık taramaları, eğitimler düzenli olarak yapılıyor. 
 Tüm arkadaşlarımla gurur duyuyorum.


 11 Temmuz Çarşamba 
 İlçemizin sağlık sorunları, yazın genellikle ishal salgınları, kışın ise pnömoni özellikle çocukları etkiliyor. Salgınları, kar-kış demeden fedakarca bizlere ulaşan ilaç firması temsilcilerinin getirdikleri numune ilaçlarla engellemeye çalışıyoruz. 
 Hipertansiyon çok sık görülüyor. Gümüşhane’de olduğu gibi Kelkit’te de iyot eksikliği sorunu var. Çevre sağlığı teknisyenlerimizle eğitim programı planlıyoruz.  Özellikle bebek beslenmesi konusunda oldukça  yanlış inanışlar var. Televizyon reklamlarından etkilenip, yörenin canım çorbaları yerine hazır çorbalara yöneliyorlar.
 Bu satırları RİA kursu almak için geldiğim Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesinde yazıyorum. Kursun bitmesine birkaç gün daha var. Arkadaşlarımın yanına gitmek için sabırsızlanıyorum.
 

................................................................