Hepatit
B Aşısı ve Santral Sinir Sistemi Demiyelinasyonu
Dr.
Gonca Yılmaz*, Dr. Kadriye Yurdakök**
*Uzm.; Başkent Ü. Tıp Fak. Pediatri AD
** Prof.; Hacettepe Ü. Tıp Fak. Sosyal Pediatri AD
Hepatit B enfeksiyonu aşı ile etkin ve güvenli bir biçimde önlenebilen bir
hastalıktır. Ülkemizde farklı merkezlerde yapılan çalışmalarda HBV
taşıyıcılığı %4-15 arasında bulunmuştur. Hekimlerimizin karşılaştığı 10-20
hastadan birinin HBV taşıyıcısı olma riski vardır.
Aşı, Hepatit B enfeksiyonunun kronik taşıyıcılığını önlemekte %95
etkiliyken, karaciğer kanserini belirgin oranda azaltmaktadır. DSÖ önerilerine göre
yaklaşık 100 ülkenin rutin aşılama programına giren aşı, bazı ülkelerde yüksek
risk taşıyan erişkin bireylere yapılmaktadır.
Hepatit B aşısının belirgin bir yan etkisi yoktur ve güvenli bir aşıdır.
Seyrek olarak daha çok içindeki thimerosal kompanentine bağlanan şişlik yerinde
eritem, kızarıklık, genel olarak halsizlik, miyalji yapabilmektedir. Aşı sonrasında
nörolojik komplikasyonlar seyrektir. Plazmadan elde edilen Hepatit B aşısının
Guillain-Barre' sendromu, transvers miyelit, optik nörite yol açtığı belirtilse de
bunun koinsidental bir olay olduğu gösterilmiştir. Ancak son yıllarda kullanılmakta
olan rekombinant aşıların, multiple skleroz ve diğer demiyenilizasyonla giden
hastalıklara neden olduğu ya da klinik seyirde alevlenmeler yaptığına ilişkin
olguların sunulmuş olması; aşılama hakkında önemli sorulara yol açmıştır. Bu
olguların özellikle aşılamadan 2-3 ay sonra görüldüğü
bildirilmiştir. Bu özellikle rutin aşılama yapan ülkeler için çok önemli olduğu
için 1998 yılında Geneva'da DSÖ'nün bu konudaki uzmanları, epidemiyologlar,
immünologlar, nörologlar tarafından bir toplantıda bu konu ayrıntılı bir biçimde
tartışılmıştır. Katılımcılar, şu konularda tüm bilgileri sunmuşlardır:
1. Hepatit B enfeksiyonunun epidemiyolojisi
2. Multiple skleroz epidemiyolojisi
3. Hepatit B aşılamasının güvenirliğine ilişkin yayınlanmış çalışmalar
4. Fransa, İngiltere ve ABD'de bu konuda yapılan ancak halen yayımlanmamış
çalışmalar
5. ABD, İtalya ve Kanada'nın bu konuda ulusal rapor sistemleri
Toplantı sonunda şu konular üzerinde durulmuştur:
1. Multiple sklerozun multifaktöriyel bir hastalıkdır. Patogenezde hem genetik
hem de çevresel faktörler rol oynamaktadır. Enfeksiyon ajanlarını içeren birçok
çevresel etken tanımlanmıştır. Bu ajanlara erken çocukluk ve adölesan çağında
maruz kalınması hastalık riskini artırmaktadır. Genellikle, hastalık başlangıcı
ile ajana maruz kalma arasında 10-15
sene süre bulunmaktadır.
2. Demiyenizan hastalıklarla, Hepatit B aşılaması arasında bir koinsidans
bulunabilir. Gerçekten aşılama daha çok multiple skleroz belirtilerinin ilk olarak
ortaya çıktığı yaşlarda yapılmaktadır.
3. Hepatit B aşılaması demiyelinizan hastalıklara eğlimi olan kişilerde,
Hepatit B yüzey antijenine bağlı tetiği çeken bir ajan olabilir. Ancak bu kişiler
başka immünolojik ve prespite edici faktörlerle de hastalık geliştirebilmektedir.
Hepatit B aşısının bu hastalıkları başlatıcı rolü, özellikle genetik
olarak kendisinde ya da ailesinde santral sinir sistemi demiyelinizan hastalık öyküsü
olan olgularda görülmüştür (Hastalarda multiple skleroza özgü HLA DR2 ve B7
haplotipleri saptanmıştır). Bir çalışmada, aşılama sonrası 10 haftadan daha kısa
bir sürede bile santal sinir sistemi inflamasyonu görülebildiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak sağlıklı kişiler için Hepatit B aşılaması ile santral sinir
sistemi demiyelinizan hastalıkları arasında doğrudan bir ilişki gösterilememiş
olması aşının getirdiği yararları, risklerinden üstün tutmaktadır. Hepatit B
enfeksiyonunun siroz, karaciğer kanseri gibi önemli komplikasyonlarının önlenmesi
için Dünya Sağlık Örgütü'ce önerilen aşılama şemasının uygulanması,
özellikle yurdumuz gibi taşıyıcılık oranları yüksek ülkeler için
vazgeçilmezdir. |