STED.......STED Kapak

.........
 
 
 
Sted'den


 Merhaba,
 “Bir anımsatma: 1989'da İstanbul'da, Tıbbiye'de bir ilkbahar günü. Okulun bahçesinde Diyarbakırlı İshak Sükuti ile Erzurumlu İbrahim Temo, vatanı kurtarmak için ne yapmak gerektiğini tartışıyorlarmış. Yanlarına Bakülü Hüseyinzade Ali gelmiş. Bir zaman dinlemiş, dernek kurmaktan başka yol olmadığını söylemiş. İbrahim Temo, sormuş "Nasıl kurulur bir dernek?”. Hüseyinzade Ali çevresine bakmış. Abdullah Cevdet, bir sıraya oturmuş kitap okumaktaymış. "Şu Arapkirliyle sen konuş." Sonra tek başına dalgın dolaşan Kafkasyalı Reşit'i göstermiş. "Ben de Çerkezoğlu'nu razı ederim, dernek kurulmuş olur". Dediği gibi, kurulmuş dernek. Bu, İttihat ve Terrakki Cemiyeti'dir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına damgasını vuran bu derneği beş tıp öğrencisi kurmuştur. 
Bir başka anımsatma; 19 Mayıs 1919'da bir vapur Samsun limanına yanaştı. İçindeki 15 kişi, vatanı kurtarmak için bilinmeyen bir geleceğe doğru yola çıkmıştı. Başkanları Mustafa Kemal Paşa idi. Paşanın yanında üç de doktor vardı. Adları Refik Saydam, Abdulhak Adnan (Adıvar) ve Dr. Reşit'ti. Onlar, paşanın çevresinde bir avuç yurtseverlerdendiler. 
 1980'li yılların başında, halkın son derece bozuk olan sağlık hizmetlerini düzeltmek için, bu sorunları zorunlu hizmetle halka koşan hekimler göğüslemişlerdir. Halkın her alanda hizmete gereksinmesi varken, yardımına yalnız hekimler koşmuşlardır. Özetle hekimler her zaman bu ülkenin alınyazısında belirleyici görevler üstlenmişlerdir. 
 2000'li yılların başlarında: Yeni milenyuma halk, sayılmayacak kadar çok sorunlarla girmiştir. Sağlık alanındaki sorunlar ise, artık dizboyu ile ölçülemez büyüklüktedir. Sorunlar sayılmayacak kadar çok, uzmanları ise daha da çoktur. Hiç kimse sağlık yönetimi ve sağlık planlaması diye bilim dalları olduğunu aklına getirmemektedir. Önüne gelen, sağlık alanında "reform" ya da "devrim" yapma peşindedir...”
 Bu satırlar sevgili Nevzat Hocamızın. Neler yapabileceğimizin ipuçlarını bizlere veriyor.
 Pratisyen hekimler için Nevzat Hocanın söyledikleri kulağımızda çınlıyor. Ne yazık ki birinci basamak temel sağlık hizmetleri örgütlenip, iş tanımları yapılacağına, pratisyen hekimlere çeşitli uzmanlıklar önerilerek (aile, acil, spor, okul, işyeri, adli hekimlik gibi) temel sağlık hizmetlerinin içerisi boşaltılıyor, hekimler koruyucu hekimlikten soğutulmaya çalışılıyor. Bugün pratisyen hekimler dışında bütün hekimlerin alanlarını genişletmeye çalıştığını, dahası bunun savaşını verdiklerini görüyoruz. Oysa ne yazık ki bilinçli politikalarla sağlık ocakları yalnızca ilaç yazılan (yinelenen) birimler durumuna getirilmeye çalışılıyor. Biz hekimler alana sahiplenmezsek, iş tanımımızı yapmazsak alanı çıkarları için kural tanımaksızın sahiplenecek birileri çıkıyor. Buna hep birlikte dur demenin zamanı geldi geçiyor. Yaşadığımız çevrenin sağlık sorunlarından başlayarak kendi iş tanımımızı yapalım. Tanımımız eksik olsun, yanılalım ancak bir an önce üzerimizdeki şu ölü toprağını atalım. 
 Bilimsel ve dostça kalın.

....................................................