stet0201.gif (11974 bytes)


stedsayi.gif (1704 bytes)



 

Afetlerle İlgili Efsaneler Üretmeye Son Verin!*

Dr. Nazmi Bilir**, Dr. Dilek Aslan***
* Claude de Ville de Goyet’den Çeviri
** Prof.,Hacettepe Ü. Tıp  Fak. Halk Sağlığı AD
***Hacettepe Ü. Tıp  Fak. Halk Sağlığı AD

            Türkiye'de meydana gelen trajik deprem, Hindistan'da henüz meydana gelen kasırga ve Venezuela'da olan seller gibi diğer doğal afetlere verilen uluslararası tepki, afetlerle ilgili efsane ve gerçeklerin yeniden gözden geçirilmesi ve bu tip tahrip edici öykülere bir son verme gereksinimini hatırlatmaktadır.

image008.jpg (28695 bytes)            Nikaragua depreminden Mitch'de oluşan kasırgaya, Türkiye'deki depreme ve Mozambik'deki sellere kadar tüm büyük afetlerde yinelenen, cesetlerin ciddi bir hastalık riski oluşturduğu öyküsü yalnızca bir efsanedir. Deprem ya da bir başka afet sonucu meydana gelen ölümlerde, cesetler kolera, tifo ya da diğer bulaşıcı hastalık riski açısından bir halk sağlığı sorunu oluşturmazlar. Çok ender durumlarda, afetlerde yaşamlarını yitiren ve bulaşıcı hastalıklar açısından taşıyıcı olan kişiler, toplum sağlığını, yaşamlarını yitirmeden önceki döneme göre daha az tehdit ederler. Bu tür yanlış inanışlar, cesetlerin gayri resmi ve acele bir şekilde ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır. Bu davranış, afetten etkilenmiş toplum için, cesetlerin tespit ve defin işlemleri gibi ölüye saygıyı ifade eden bir takım insan haklarından yoksun bıraktığından dolayı ciddi bir darbe olarak nitelendirilebilir. Defin ruhsatlarındaki eksikliklerin yasal ve ekonomik sonuçları hayatta kalanların acılarını artıracaktır. Bununla beraber, cesetlerin yok edilmesi ve kireç, vb. gibi maddelerle dezenfeksiyonu, afetlerden kurtulan ve halen hayatta olan kişilere tahsis edilebilecek ciddi insani ve maddi kaynak gerektirir.

            Pan Amerikan Sağlık Örgütü (PAHO), Mexico-City depremi sonuçları ile ilgili bir programda, sağlık yetkilileri ve basının toplumu, cesetlerin tespiti ve ailelere iadesi ile ilgili asılsız korkulara kapılınmaması konusunda bilgilendirebileceklerini ifade etmiştir. Sağlık çalışanları için yabancı olmayan ve afetlerden önce yöresel olarak kullanılan rutin epidemiden korunma ve kontrol değerlendirmelerin afetler sırasında uygulanımı ve denetlenmesi oldukça zordur. Afet sırasında, hazır programların yeniden başlatılması, hemen başlatılması ve nitelikleri ile ilgili kontrollerin düzenlenmesi en iyi yaklaşımdır. Örneğin, genellikle yapılması önerilen havadan yapılan insektisid püskürtmesi ve kitle bağışıklama programlarına aslında gerek yoktur. Gerçek gereksinimler, temel ilaçlar, su ve sanitasyon çalışmaları, atıkların yok edilmesinin düzenlenmesidir. Deprem, kasırga gibi doğal afetlerde, afetten etkilenmiş bölgede daha önce görülmeyen hastalıklara bağlı olarak bulaşıcı hastalık salgınlarına neden olan ikincil afetler olarak nitelendirilen olaylar oluşmaz. Bağışıklama ve sanitasyon hizmetleri, atıkların yok edilmesi ve kontrolu, su ve besin güvenliğine özel olarak dikkat edilmesi gibi toplum sağlığı hizmetlerine yönelik çalışmalar hem toplumu hem de kurtarma ekiplerinin güvenliğini sağlar.

            Afetlerle ilgili başka bir efsane de, bölge halkının çaresiz bir şekilde batıdan yardım beklediğidir. Bu kavram gerçekten bir aldatmacadır. Aslında, yalnızca bir avuç insan yaşamlarını yabancı kurtarma ekiplerine borçludur. Kişilerin çoğu komşuları ya da yerel örgütler tarafından kurtarılmıştır. Yabancı sağlık ekipleri bölgeye ulaştıklarında, fiziksel olarak yaralanmış kişiler gerekli tıbbi desteği almışlardır. Bir çok durumda, batıdan gelen tıbbi ekipler yerel koşullara uygun donanıma sahip değildirler.

            Yerel örgütler tarafından ihmal edilen ve ilgilenilmeyen afetzedeleri uluslararası kurtarma ekiplerinin kurtardığı ile ilgili basına yansıyan haberler gerçekte olmamış olayların olmuş gibi algılandığı hissini yaşatmaktadır

Bu efsaneleri katlanılabilir kılanın ne olduğu ve bu durumun, gerçekten yanlış bilgilendirmeden mi kaynaklandığı yoksa kendi kendini tatmin eden sosyal ve profesyonel amaçların peşinden koşan bir görüşün sonucu olarak mı oluştuğu sorularının cevaplandırılması gerekmektedir. PAHO/Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi kurumlar, afet bölgelerinde, toplumun sağlık gereksinimlerinin ve diğer gereksinimlerinin yerel örgütler tarafından karşılanabileceği görüşünü paylaşmaktadırlar. Bu kurumların çalışanları ulusal sağlık topluluklarına güvendiklerini, talep edilmemiş personelin başvurusu ya da diğer gereksinimler ile ilgili yardım ve destek konusunda hazır ve istekli olduklarını belirtmektedirler. Çok zaman, deprem uzmanları olarak bilinen alan uzmanları, bireyler tarafından yanlış yönlendirildiklerini rapor etmişlerdir. Bu uzmanlar, gerçekte afet bölgesinin ihtiyacına yönelik olarak değil de toplumun baskı ve beklentilerine bir yanıt olarak afet bölgelerine gönderilirler.

            Afetzede ülkeler gerçek sorunlara yönelik dış yardımları takdir ederler. Ancak, dış yardımların çoğu önemli olmayan konularda yapılmakta ve bu şekilde sürdürülmektedir. Bu konuda asılsız bir söylem her türlü uluslararası yardıma ihtiyaç olduğudur. Oysa, PAHO/DSÖ'nün deneyimleri gerçek ihtiyaçların belirlenmesine kadar beklemek gerektiğini göstermiştir.

            Konu ile ilgili bir başka efsane de afetlerin en kötü insan davranışlarını gözler önüne serdiğidir. Antisosyal davranışların yalnızca ender olgularda görüldüğü, pek çok kişinin ise doğal ve cömert davranışlar sergilediği afetlerde, bu varsayım doğru bir tespit değildir.

            Afetten etkilenmiş kişilerin şokta olduğu ve kendi yaşamlarını sürdürme sorumluluğunu almaktan aciz oldukları da gerçek dışıdır. 1985 yılında Mexico-City'de, geçen yıl da Türkiye'de görüldüğü gibi pek çok insan, acil durumlarda, yeniden güç kazanmakta ve yıkıntılar arasında yürütülen kurtarma çalışmalarına katılmaktadır.

            Birkaç hafta içinde herşeyin düzeldiği hikayesi de oldukça tehlikeli bir inanıştır. Bu konudaki gerçek, afetlerin etkilerinin çok uzun sürdüğüdür. Afetten etkilenmiş ülkeler ekonomik ve maddesel kaynaklarının büyük bir kısmını afetten hemen sonra kullanırlar. Bir hastanenin bir yıllık bütçesi bir günde tüketilebilir. Ancak, ekonomik ve maddesel desteğin en önemli bölümü afetlerden aylar sonra gereklidir. Dış yardımlar; temel sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması, su, konut ve gelir getiren iş ihtiyaçları için gerekmektedir. Kişiler, kendi kaynakları ile başbaşa bırakıldıklarında ise sosyal ve ruhsal sorunlar ortaya çıkar.

            Afet bölgesine yardım gönderen ülkeler, toplum sağlığı acil hizmetleri yönetimi açısından neyin uygulanabilir neyin uygulanamaz olduğu konusunda bilgili değildirler. Geçmişte Amerika'da ya da bir başka bölgede oluşan afetler, uzun vadede beklenen uluslararası yardımların nakdi para yardımı olduğunu göstermiştir. Türkiye, Venezuela, Orta Amerika ve Mozambik halkının giysi, ev eşyaları, kan ve kan ürünleri, medikal ve paramedikal kişi ya da ekipler, alan hastaneleri, moduler tıbbi birimler gibi gereksinimleri yoktur. Onlar, daha güvenli evler ve "normal" sağlık sorunlarını çözebilecekleri sağlık merkezlerine, çocuklarını gönderebilecekleri okul istemektedirler.

            Tek yönlü ve talep edilmemiş eşya yardımları uygun olmamakla birlikte oldukça külfetlidir. Bu durum, temel ihtiyaçlardan uzaklaşmaya da neden olur. Yaralanmamış bir afetzeye uçaklarla taşınan şişelerce su, konserve yiyecek, kullanılmış giysi, batıdan gelmiş medikal destek ile para yardımı arasında bir tercih yapması için seçenekler sunulduğunda, tercihleri değişebilir.

            Çıkarılması gereken dersler:

 

            İnsan hakları lobisi, afetlerden etkilenmiş kişilerin gereksinimleriyle uyumlu insani ihtiyaçları karşılayabilmek için insani örgütlerle güç birliği yapmalıdır. Yardım yapan kurumlar, kaynaklarını orta vade rehabilitasyon hizmetleri için kullanmalıdırlar. Hükümet düzeyinde ise bütçeden afet hazırlığı ve korunma etkinlikleri için bir miktar para ayrılmalıdır. Depremlerin yaşandığı ülkelere yönelik eğitimlerin yanı sıra, depremzede ülkelere yardım eden gelişmiş ülkelerin de özellikle "uygun yardım nasıl yapılır" konusunda eğitime gereksinimleri vardır. Yardım eden ülkelerin hükümetleri, Uluslararası Kızılhaç ve Birleşmiş Milletler afetzedelerin ihtiyaçlarına nasıl yanıt verileceği konusunda beraber hareket etmelidirler.

 

.......