Psk. A. Şebnem Soysal*, Psk. Emel Erdoğan**
* Uzm.; Gazi Üniv. Tıp Fak. Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları AD
** Uzm.; Hacettepe Üniv. Çocuk
Nöroloji Ünitesi
Sultan uzun süredir Görkem' in aşırı hareketli olduğundan yakınıp
duruyordu. Görkem daha önce hiç böyle değildi. Sürekli hareket halindeydi.
Bir saniye yerinde duramaz olmuştu. Eskiden akşamları babası ile oynamaktan
müthiş keyif alan çocuk gitmiş, yerine huysuz, geçimsiz, herşeyden çabuk
sıkılan bir çocuk gelmişti. Odada onun hakkında konuşurken bile sanki hiç
duymuyormuş gibi davranıyordu. Artık sevdiği çizgi filmleri bile izlemez
olmuştu. Eskiden yapabildiği pek çok şeyi - bisiklete binmek, gömleğinin
düğmelerini iliklemek, taşırmadan bardağa su koymak gibi- eskisi kadar
iyi yapamıyordu. Bu durum komşularının da dikkatini çekmiş olacak ki, Sultan'a
sürekli uyarılar gelmeye başlamıştı. Sultan artık Görkem etrafı karıştırdığı
ve yerinde durmadığı için komşularına gitmiyor, gitse bile çok kısa oturup
hemen kalkıyordu. Her gittikleri yerde bir sorun yaşar olmuşlardı. Bu durum
en çok Kiraz'ı rahatsız ediyordu. Görkem'deki değişikliklere bir anlam
veremeyen Kiraz, en sonunda dayanamayıp Sultan'a çıkıştı "Bir de doktorlarla
çalışıyorsun, danışacağın o kadar çok kişi var ki... Bizim oğlan galiba
hiperaktif. Zaten çok akıllı. Hiperaktif olması da ondan, ama yine de bir
danışsan diyorum. Bir dakika yerinde duramıyor. Sanki içinde binlerce kurt
kaynıyor. Bir bakmışsın koltuğun üzerinde bir bakmışsın masanın altında..."
Sultan o gece pek iyi uyuyamamıştı. Aklına takılmıştı. Acaba
“Görkem gerçekten hiperaktif olabilir miydi? İnsan durup dururken hiperaktif
olabilir mi?” diye düşünürken uyuya kaldı. Sabah işe geldiğinde ilk işi
hemen hiperaktivitenin ne olduğunu öğrenmek oldu. Ve...
Dikkat eksikliği - hiperaktivite bozukluğu (DEHB); dikkat eksikliği,
hareketlilik ve dürtüsellik olmak üzere üç bileşenden oluşan bir çocukluk
çağı davranış bozukluğudur. DEHB'nin gelişimsel bir nitelik taşıması ve
davranım bozukluğu, öğrenme güçlüğü, epilepsi, tik bozukluk gibi nörolojik
ve/ya da psikolojik bozukluklarla bir arada görülmesi farklı disiplinlerin
bir araya gelerek çalışmalarına yol açmıştır. DEHB, Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı ve Çocuk Nörolojisi Bölümleri’nce üzerinde en çok durulan ve önemsenen
bir bozukluk niteliğindedir. Bu bölümlere yapılan başvuruların önemli
bir bölümünü oluşturur. Bozukluğa ilişkin belirtilerin topluma gelişi güzel
aktarılması, özellikle zeki çocukların hiperaktif olabileceği gibi yanlış
inanışlar anne-babaların ruh sağlığı uzmanlarına ve çocuk hekimlerine başvurmalarında
etkili olmaktadır. Oysa DEHB çocuğun gerek okul yaşantısında, gerekse aile
ve sosyal çevresindeki ilişkilerinde sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.
Tedavi edilmediğinde yaşamın her alanını etkileyebilecek bir bozukluktur.
Gelişimsel bir perspektif taşıması bozukluğun tedavi edilmesinin ne derece
önemli olduğunun bir kez daha altını çizmektedir.
DEHB en iyi okul öncesi eğitim ve ilköğretim döneminde belirginleşmektedir.
Kesin tanı ve tedavi altı yaşından sonra yapılmaktadır. Son yıllarda yapılan
araştırmalarda tanıdaki karmaşıklığın giderilmesi ve bozukluğun erken yaşlarda
tedavi edilmesine yönelik çalışmaların ön plana çıktığı görülmektedir.
DEHB'nin erkek çocuklarda kız çocuklara göre yaklaşık 5/1 oranında
daha sıklıkla görülmesi ve genel okul çağı nüfusunun %5-7'si gibi
oldukça yüksek bir oranı kapsaması açısından da çocukluk çağı bozuklukları
arasında dikkat çekmektedir.
DEHB tanısı konulurken göz önünde bulundurulması gereken
en önemli noktalardan birisi, çocuğa ilişkin bilgi kaynaklarının
sayısıdır. Bilgi kaynağı olarak çocuk, aile ve öğretmene başvurulması tanıyı
olumlu yönde etkilemektedir. Örneğin tek kaynağa dayalı tanılarda
çok kaynağa dayalı tanılara oranla erkek çocuklar %60 daha fazla
DEHB tanısı almaktadır. Bu nedenle, bu bozukluğun tanısında çocuğun
sergilediği davranışlar kadar, içinde bulunduğu ortamın irdelenmesi
ve birlikte bulunduğu kişilere bilgi kaynağı olarak başvurulması
gerekmektedir.
Bu hastalığın
en çarpıcı belirtileri dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve ataklıktır.
Bu çocukların hareketleri amaca yönelik değildir. Durmak yorulmak
bilmeden birbiri ardına gelen uyarıları izlerler, ince motor
hareketlerindeki koordinasyon bozukluğu ve beceri yetersizliği belirgindir.
Kişilerarası ilişkilerinde de sorunlar yaşarlar. İlişkileri kısa
sürelidir. Sosyal yargılamada güçlükleri ve egosantrik düşünce biçiminin
hakim olmasından dolayı başladıkları bir ilişkiyi sürdürmede ciddi güçlükleri
vardır. DEHB ile ilgili bilişsel süreçler başlıca üç kategoride ele
alınır. Bunlar; bellek, dikkat ve algı kategorileridir. DEHB tanısı
koyabilmek için dikkatsizlik başlığı altındaki başladığı işleri
sıklıkla bitirememe, genellikle dinlemiyor gibi gözükme, kolayca
dikkatin dağılması, oyun etkinliklerini sürdürmede güçlük çekme, dikkat
gerektiren okul ödevlerini ya da diğer görevlerde dikkkatini yoğunlaştırmada
güçlük çekme gibi belirtilerden en az üçünü göstermesi gerekmektedir.
Algılamanın dikkatle ilişkili olduğu gözönüne alınırsa
DEHB olan çocuklarda bu algılama alanıanda da bozuklukların
bulunduğunu söylemek zor olmayacaktır. Bilgi beyne bütün duyu organlarından
gelir-görme, işitme, dokunma gibi- DEHB olan çocuklarda bu alanlarla
ilgili bir ya da daha fazla güçlük bulunabilir. Bu çocuklar algıladıklarını
örgütlemede, organize etmede güçlük çekmektedirler. Görsel algılama
bozukluğun diğer bir biçimi konum örgütlemesindeki aksamalarla
kendini gösterir. Bu çocuklar genellikle sağını ve solunu karıştırırlar.
Yön ve yer kavramları gelişmemiştir. Derinlik algısındaki bozuklukta
görsel algı bozukluğunun diğer bir yönüdür. Bu tür sorunu olan
çocuklar aralıkları yanlış tahmin ederler ve genellikle eşyalara
çarparlar. Motor etkinliklerdeki yetersizlikler -iyi top oynayamama, bisiklete
seri binememe, yazı hızının zayıf olması gibi- bu çocukların diğer bir
sınırlılığıdır.
Buradaki en önemli nokta sağlam çocuk incelemelerinde, aşı ve
kontrolerde aşırı hareketlilik yakınmalarına ek olarak yukarıda belirttiğimiz
belirtileri bulunan hastalarımızı çocuk ruh sağlığı ve çocuk nörolojisi
kliniklerine yönlendirmemiz olacaktır. Kaldı ki DEHB'nin epilepsi,
zeka gerilikleri, otizm gibi pek çok patoloji ile bir arada görüldüğünü
düşünürsek hepimize bozukluğun erken tanınmasında çok önemli bir görev
düşmektedir.
Sultan tüm bunları öğrendikten sonra durdu ve düşünmeye başladı.
|