........ AVRUPA TOPLULUĞUNDA İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

Hüseyin GÖKÇEK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
AT Koordinasyon Daire Başkanlığı

Birleşik Avrupa fikri çok eskiye dayanmakla be-raber, bu fikrin ana ekseninin, ekonomik çıkarların yol açtığı çatışmaların ortadan kaldırılması olduğu bilinmektedir.
Savaşlara dönüşen bu çatışmaları önlemek için iki büyük aktörün (Almanya ve Fransa) arasındaki çatışma nedenlerini ortadan kaldırmanın en akıllı yol olarak görüldüğü dönemlerde İngiliz başbakanı W. Churchil'inde teşvikiyle 9 Mayıs 1950'de "Avrupa Federasyonunun" ilk aşaması başlatıldı. 18 Nisan 1951'de Almanya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İtalya, Fransa bir araya gelerek Avrupa Kömür Çelik Topluluğu'nu (AKÇT) kuran antlaşmayı imzaladılar.
AKÇT'nin başarılı görülmesi, Avrupa'ya işbirliği ve ortaklığın ekonominin tüm alanlarına yaygınlaştırılması gerektiği sonucunu öğretti. Bu öğreti üzerinden 25 Mart 1957'de Roma'da biraraya gelen altılar Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nu (AAET) kuran anlaşmalar imzaladılar. Bu topluluklar başlangıçta ayrı organizasyonlar iken Temmuz 1967'de tek bir çatı altında toplanarak Avrupa Topluluğu (AT) adını aldı. 1967'den 1995'e gelinceye kadar altılar on beşler oldu. Böylece AT 370.000.000 nüfus ve 6 trilyon dolar Gayri Safi Hasıla'lık (GSH) bir büyüklüğe sahip oldu.
AT supranasyonel yani uluslarüstü bir kuruluştur. Kuruluş anlaşmalarıyla üye ülkeler kendi anayasal haklarından bir kısmını böylece bir üst kuruluşa devretmişlerdir.
AT'nin; üye devletlerin devlet ya da hükümet baş-kanları veya ilgili bakanlardan oluşan ilgili karar organları olan ve oybirliğinin gözetildiği Konsey'i, topluluğun icra organı olan Komisyon'u, demokratik tartışma formu niteliğinde bir danışma organı olan Avrupa Parlemen-tosu ve yine birliğin yargı organı olan Adalet Divanı (Topluluk organları, üye ülkeler, özel ve tüzel kişiler; topluluk mevzuatının uygunluğu ya da yorumu konusunda divana başvuru hakkına sahiptirler.) bulunmaktadır.
Roma Antlaşmasının birinci maddesinde "Taraflar bu antlaşma ile kendi aralarında bir Avrupa Ekonomik Topluluğu kurmaktadırlar." denilmektedir. Antlaşmaya göre bir ortak pazar kurulması, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, böylece üye ülkelerdeki refah düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bir tarafın kazanması diğer tarafın kaybetmesi değil tüm tarafların bu ortaklıktan yararlanması hedeflenmiştir. Bütün topluluğu kapsayan "Ortak Pazar"'da mallar, hizmetler, sermaye, kişiler serbestçe dolaşacaktı.

EKONOMİK VE SOSYAL KOMİTEYE BAĞLI ALT KOMİTELER
Bölgeler komitesi
Madenlerde güvenlik komisyonu
İşte Sağlığın, Güvenliğin ve Hijyenin Korunması Danışma Komitesi (27 Haziran 1974)
Çalışma ve yaşama koşularını iyileştirmek için Avrupa Vakfı (26 Mayıs 1975)
Kimyasal maddelerin toksisite ve ekotoksisitesini inceleme bilimsel danışma komitesi (28 Haziran 1978)
Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (18 Temmuz 1994)

Ortak tarım, ulaşım, enerji vb. bir çok ekonomik alanda politikalar belirlenerek takvime bağlanırken anlaşılacağı üzere AET ekonomik bir Topluluk hedefli-yordu.1950'li yıllar düşünülürse bunun fazlaca ters bir yanı olmadığı anlaşılabilir görülürken sosyal konular, üzerinde fazlaca düşünülmeden alelacele geçiştirilmiştir. Her ne kadar bazı bölümlerde "Çalışma ve yaşam koşullarının sürekli olarak geliştirilmesi temel amaçtır." benzeri yuvarlak cümlelere rastlansa da bunların gerçekleştirilmesine yönelik kurumsal ve yasal düzenlemeler mevcut değildir.
Genelde sosyal konuların antlaşmalarda yeterince yer almamasının başlıca nedeni 1950'lerin ortalarında yükselen serbest pazar ekonomisi anlayışıydı. AET antlaşmasının ruhuna göre; malların, sermayenin ve işgü-cünün serbest dolaşımının önündeki yapay engeller kaldırılırsa, Topluluğun her yerinde bütün girişimciler eşit koşullarda rekabet edebilecek, bunun sonucunda kaynakların optimum kullanımı sağlanacak, optimum ekonomik kalkınmaya erişilecek ve böylece sosyal kalkınma kendiliğinden gelecekti !
Kısacası serbest pazar ekonomisinin işlemesinin refahı getireceği varsayıldığından antlaşmaya "zorlayıcı sosyal hükümler" konmasına gerek görülmemişti.
Pazar Ekonomisinin işlemesi refahı getirmiş midir? 1960'ların sonuna doğru arzulanan mutluluk tablosu yerini karamsarlığa ve giderek hoşnutsuzluğa bıraktı. 1968 öğrenci olayları, işçi eylemleri, feminist hareket-ler, Vietnam karşıtı eylemler vs. Avrupa'yı derinden sarsmaya başladı.
Bütün bunlar 1970'lerin başında o günkü liderleri daha belirgin bir AET sosyal politikası izlemeye zorladı. 1972 Paris zirvesi, AT'nda gerçek anlamda sosyal bir politika geliştirilmesinde önemli kilometre taşı oldu.
"Ekonomik hedeflere ulaşılması amacıyla sosyal alanda kuvvetli bir eylem planının önemi" kabul edildi. Toplumun çeşitli kesimleriyle diyalog kurulmaya (sosyal diyalog), temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçişin işaretleri görülmeye başlandı. Varolan danışma organları işletilmeye ve yeni danışma organları kurulmaya başlandı.

İçincekiler