Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu, 2016-2018 TTB Merkez Konseyi üyelerine “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı açıklama dolayısıyla hapis cezası verilmesine tepki gösterdi. TTB Yüksek Onur Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “TTB Merkez Konseyi üyesi meslektaşlarımız, hem birer onurlu hekim, hem bir meslek kuruluşunun yöneticisi olarak, görevlerinin ve topluma karşı sorumluluklarının gereğini yerine getirmişlerdir. TTB Merkez Konseyi üyeleri onurumuzdur” ifadelerine yer verildi.

Açıklama şöyle:

TTB Merkez Konseyi Üyeleri Onurumuzdur

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi üyelerinin 24 Ocak 2018 tarihli “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” ve 1 Eylül 2016 tarihli “Bu Topraklarda Eşitlik ve Barış İçinde Yaşamamız Çok Mümkün” başlıklı açıklaması dolayısıyla yargılandığı davada, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi; 11 Merkez Konseyi üyesine ceza  vererek hukuken ve vicdanen kabul edilemez bir karara imza atmıştır. 

Mesleki etik ilkeler gereği savaşa karşı söz söylemenin ve bilimsel bir gerçekliği dile getirmenin cezalandırılması anlamına gelen bu karar, ülkede ve dünyada geniş çevrelerde tepkilere neden olmuştur.  

Hekimler mesleki varoluşlarının temelinde yer alan insan acısını dindirmek, hastalıklarını iyileştirmek ve insan sağlığını korumak amacı ile savaşların ortaya çıkardığı yıkımın ve barışın sağladığı olanakların en yakın tanıklarıdır. Bu tanıklıklar çok zaman, savaşlar ve silahlı çatışmaların yol açtığı can kayıpları, fiziksel ve ruhsal travmalar başta olmak üzere sağlığı etkileyen her türlü sosyal, ekonomik ve çevresel olumsuzluklara ilişkin raporlarla belgelenmiştir. Bu nedenle tarihin her döneminde ve dünyanın her coğrafyasında hekimlerin birincil görevi yaşama saygı göstermek olmuş; oluşturdukları ortak ilkelerle savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunagelmişlerdir. 

Dünya Tabipler Birliği’nin ve ulusal tabip birliklerinin tıp etiği alanındaki bildirgelerinde, hekimlerin mesleki faaliyetleri sırasında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Cenevre Sözleşmesi ile Ek Protokolleri başta olmak üzere insan hakları alanındaki uluslararası sözleşmelere, uluslararası insan hakları hukukuna ve evrensel meslek etiği ilkelerine bağlı kalacakları dile getirilmiştir. Örneğin, Dünya Tabipler Birliği’nin ‘Silahlı Çatışmalarla İlgili Tutum Belgesi’nde yer alan “Hekimler ve ulusal tabip birlikleri savaşın insani açıdan yol açacağı sonuçlar konusunda hükümetleri ve devlet dışı aktörleri uyarmalıdır” ifadesi, konuyla ilgili evrensel ilkeyi ve meslek örgütlerinin sorumluluğunu açıklıkla ortaya koymaktadır. Bu bağlamda “hekimlerin silahlı çatışmaların başlatılması ya da sürdürülmesiyle ilgili kararlarında; siyasetçilerin, hükümetlerin ve güç sahibi başka kesimlerin bu kararların sağlık dahil çeşitli alanlarda yol açabileceği sonuçların farkında olmaları için çalışmaları gerektiği” vurgulanmaktadır. Aynı tutum belgesinde “Silahlı çatışma, kişilerin ve toplulukların sağlığına olduğu kadar sağlık tesisleri, konut, içme suyu şebekeleri ve kanalizasyon dâhil kritik altyapılara da zarar verir. Ayrıca çevresel bozulmaya yol açar. Kritik önem taşıyan altyapının bu şekilde tahribi malnütrisyonla birlikte örneğin kolera ve tifüs gibi suyla geçen enfeksiyon hastalıklarına neden olabilir. Savaş hali aynı zamanda fabrikalar ve üretim merkezleri, tarım dahil olmak üzere çalışma yaşamıyla ilgili altyapıyı da tahrip eder” denilmekte ve savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu dile getirilmektedir. Savaşlar ve silahlı çatışmalarla ilgili bu ortak tutum, TTB’nin Hekimlik ve İnsan Hakları Bildirgesi’nde de yer almaktadır. 

Meslek etiği ilkelerini barındıran en temel metinlerden birisi de “Hekim Andı”dır. Hekimler göreve başlarken “hekimlik mesleğinin onurlu ve saygın geleneklerini koruyup geliştireceklerine, tıbbi bilgilerini hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacaklarına, tehdit ediliyor olsalar bile tıbbi bilgilerini insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacaklarına” and içmektedirler. Mesleki denetim kapsamında tıbbi etik ihlal iddialarını değerlendirerek işlem yapmaya yetkili Yüksek Onur Kurulu üyeleri olarak, mesleki değerlerine sıkı sıkıya bağlı olan 2016-2018 dönemi TTB Merkez Konseyi üyesi meslektaşlarımızın yaptığı açıklamaların suç olmadığını  bilakis hem birer onurlu hekim, hem bir meslek kuruluşunun yöneticisi olarak görevlerinin ve topluma karşı sorumluluklarının gereğini yerine getirmiş olduklarını kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TTB Yüksek Onur Kurulu

Dr. Ahmet Etit

Dr. Ali Özyurt

Dr. Derya Pekbayık

Dr. Hafize Öztürk Türkmen

Dr. Naki Bulut

Dr. Şemsettin Koç

Dr. Taha Karaman